"Yâ Rabbî! Bunları affet! Câhilliklerine bağışla!.."
02/01/2022 Pazar Köşe yazarı V.T
Resûlullah
efendimizin; ilmi, aklı, cömertliği ve sabrı bütün Peygamberlerden daha çoktu.
Yahyâ Tevfik Efendi
120. Osmanlı Şeyhülislâmıdır. 1128’de (m. 1716) İstanbul’da doğdu. Babası
müderris Eyüp Efendi’dir. Medrese tahsilinden sonra müderrislik, kadılık,
Anadolu, sonra Rumeli kadaskerliği yaptı, nihayet Şeyhülislamlığa getirildi.
1205 (m. 1791)’de vefat etti. Buyurdu ki:
Resûlullahın
“sallallahü aleyhi vesellem” ilmi, irfânı, fehmi, yakîni, aklı, zekâsı,
cömertliği, tevâzuu, hilmi, şefkati, sabrı, gayreti, hamiyyeti, sadâkati,
emâneti, şecâati, heybeti, yiğitliği, belâgati, fesâhati, fetâneti, melâheti
[güzelliği], verâ'ı, iffeti, keremi, insâfı, hayâsı, zühdü, takvâsı bütün
Peygamberlerden daha çoktu. Dostundan ve düşmanından gördüğü zararları,
eziyetleri affederdi. Hiçbirine karşılık vermezdi. Uhud gazâsında kâfirler
mübârek yanağını kanatıp, dişlerini kırdıkları zaman, bunu yapanlar için, (Yâ
Rabbî! Bunları affet! Câhilliklerine bağışla) diye duâ buyurmuştu. Şefkati
çoktu. Hayvanlara su verir. Su kabını eliyle tutarak doymalarını beklerdi.
Bindiği atın yüzünü ve gözünü silerdi. Her çağırana, lebbeyk (efendim) diyerek
cevap verirdi. Kimsenin yanında, ayaklarını uzatmazdı. Diz çöküp otururdu.
Hayvan üzerinde giderken, bir yaya görünce, arkasına bindirirdi. Kendisini
kimseden üstün tutmazdı...
Bir yolculukta, bir
koyun kebâbı yapılacağı zaman, biri ben keserim dedi. Bir başkası, ben derisini
yüzerim dedi. Diğeri, ben pişiririm dedi. Resûlullah da, ben odun toplarım
deyince, Yâ Resûlallah! Sen istirâhat buyur! Biz toplarız dediler. (Evet! Sizin
her şeyi yapacağınızı biliyorum. Fakat, iş görenlerden ayrılarak oturmak
istemem. Allahü teâlâ, arkadaşlarından ayrılıp oturanı sevmez) buyurdu. Kalkıp
odun toplamaya gitti...
Eshâbının oturdukları
yere gelince, baş tarafa geçmezdi. Gördüğü boş bir yere otururdu. Bir gün,
elinde bastonla sokağa çıkmıştı. Görenler ayağa kalktılar. (Başkalarının
birbirlerine saygı duruşu yaptıkları gibi, benim için ayağa kalkmayınız! Ben
de, sizin gibi bir insanım. Herkes gibi yerim. Yorulunca, otururum) buyurdu...
Çok zaman diz çökerek
otururdu. Dizlerini dikip, etrâfına kollarını sararak oturduğu da görülmüştür.
Yemekte, giymekte ve her şeyde hizmetçilerini kendinden ayırmazdı. Onların
işlerine yardım ederdi. Kimseyi dövdüğü, sövdüğü hiç görülmedi. Her zaman
hizmetinde bulunan Enes bin Mâlik “radıyallahü anh” diyor ki:
"Resûlullaha on sene hizmet ettim. Onun bana yaptığı hizmet, benim ona yaptığımdan çok idi. Bana incindiğini, sert söylediğini hiç görmedim."