Ölümden önce olan her şeye dünyâ denir...
14/09/2023 Perşembe Köşe yazarı V.T
Dünyâ bala, içine düşenler de
sineğe benzer. Nîmetleri geçici, hâlleri değişicidir...
Erzurumlu İbrâhim Hakkı hazretleri Anadolu'da yaşayan evliyânın
ve âlimlerin büyüklerindendir. 1703 (H.1115) senesinde
Erzurum Hasankale'de doğdu. Siirt'in Tillo ilçesinde İsmâil Fakîrullah
hazretlerinin sohbetlerinde yetişerek yüksek derecelere ulaştı. İcazet alarak
Erzurum'a döndü ve talebe yetiştirdi. Bir ara İstanbul'a gitti. Mahmûd Han ile
görüştü ve saray kütüphânesinde çalışmalar yaptı. Ömrünün sonlarında Tillo'ya
gitti ve 1781 (H.1195) târihinde orada vefât etti. İbrâhim Hakkı hazretleri
dünyâya bağlanmanın kötülüğünü bir sohbetinde şöyle anlattı:
Dünyâ zıll-i zâildir. Ona güvenen nâdimdir. O seninle kalsa da, sen onunla
kalamazsın. Dünyâdan çıkmadan önce, kalbinden dünyâ sevgisini çıkar. Dünyâ
lezzetlerine aldanmayan Cennet nîmetlerine kavuşur. İki âlemde azîz ve muhterem
olur. Dünyâ haraptır. Şerbetleri seraptır. Nîmetleri zehirli, safâları kederlidir.
Bedenleri yıpratır. Emelleri arttırır. Kendini kovalayandan kaçar. Kaçanı
kovalar. Dünyâ bala, içine düşenler de sineğe benzer. Nîmetleri geçici, hâlleri
değişicidir...
Ölümden önce olan her şeye dünyâ denir. Bunlardan, ölümden sonra
faydası olanlar, dünyâdan değil âhiretten sayılırlar. Çünkü, dünyâ âhiret için
tarladır. Âhirete yaramayan dünyâlıklar, zararlıdır. Haramlar, günahlar ve
mübâhların fazlası böyledir. Dünyâda olanlar dînimize uygun kullanılırsa,
âhirete faydalı olurlar. Hem dünyâ lezzetine, hem de âhiret nîmetlerine
kavuşulur. Mal iyi de değildir, kötü de değildir. İyilik, kötülük, onu
kullanandadır. O hâlde melun olan, kötü olan dünyâ, Allahü teâlânın râzı
olmadığı, âhireti yıkıcı yerlerde kullanılan şeyler demektir.
Kendini ve Rabbini unutup, lezzetlerine, şehvetlerine düşkün
olanlar, yolda hayvanının süsü ile, palanı ile, otu ile uğraşıp,
arkadaşlarından geri kalan yolcuya benzer. Çölde yalnız kalıp, helâk olur.
İnsan da ne için yaratılmış olduğunu unutup, dünyâ zînetlerine aldanır, âhiret
hazırlığı yapmazsa, ebedî felâkete sürüklenir.
Dünyâ sevgisi âhirete hazırlanmaya mâni olur. Çünkü, kalb onu
düşünmekle, Allah'ı unutur. Beden, onu elde etmeye uğraşarak ibâdet yapamaz
olur. Dünyâ ile âhiret, doğu ile batı gibidir ki, birine yaklaşan, ötekinden
uzak olur. Bir kimse ibâdetini yapmaz ve geçiminde, kazancında, Allahü teâlânın
emir ve yasaklarını gözetmezse, dünyâya düşkün olmuş olur. Allahü teâlâ
herkesin kalbini bundan soğutur. Bunu kimse sevmez.