''Buna benzer bir sûre söyleyemezsiniz!..''
29/05/2020 Cuma Köşe yazarı V.T
Kur'ân-ı kerim mucizdir. Yâni, Onun gibi söz kimse söyleyemez.
Muhammed ibn-i Hayr İşbîlî hazretleri hadis ve kıraat âlimidir. 502'de (m.
1109) Endülüs’te (İspanya) İşbîliye'de (Sevilla) doğdu. İlk tahsilinden sonra
Bâce (Beja), Kurtuba (Cordoba). Meriye (Almeria), Şilb (Silves) ve
Cezîretülhadrâ (Algeciras) gibi ilim merkezlerinde tahsilini tamamladı. Kurtuba
Ulucamii imamlığına tayin edilen İbn-i Hayr 575'te (m. 1179) Kurtuba'da vefat
etti. Buyurdu ki:
Kur'ân-ı kerim mucizdir. Yâni, Onun gibi söz kimse söyleyemez. (Buna benzer
siz de söyleyiniz!) diyerek, meydan okumuştur. Arabistân'ın meşhûr şairleri
uğraşmışlar, benzerini söyleyememişlerdir. (Tûr) sûresinin otuzdördüncü
âyetinde meâlen, (Öyle ise, bir benzerini söyleyiniz!) ve (Hûd) sûresinin
onüçüncü âyetinde, meâlen, (Onlara söyle ki, kendimden söylediğimi sandığınız
bu Kur'ânın sûreleri gibi, on sûre de siz söyleyiniz!) ve (Bekara) sûresinin
yirmiüçüncü âyetinde, meâlen, (Kulumuza [yâni Muhammed aleyhisselâma]
gönderdiğimiz Kur'ânda, [yâni bizim gönderdiğimizde] şüphe ediyorsanız, siz de
Ona benzer bir sûre söyleyiniz! Bunu yapabilmek için bütün güvendiklerinizden
yardım isteyiniz. Buna benzer bir sûre söyleyemezsiniz!) buyurulmuştur.
O zaman, Arablar şiire çok kıymet verirdi. Aralarında çeşitli şairler
yetişti. Birbirleri ile şiir yarışı yaparlardı. Kazananlarla övünürlerdi.
Kur'ân-ı kerime benzer kısa bir sûre söyleyebilmek için, el ele verdiler. Çok
uğraştılar. Hazırladıkları şiirleri, Muhammed aleyhisselâma götürecekleri
zaman, Kur'ân-ı kerimden bir sûre ile karşılaştırdılar. Sûredeki belâgati iyi
anladıkları için, kendi sözlerinden kendileri utandılar. Resûlullaha
götüremediler. Bu zavallılıkları karşısında, ilim ile karşı koymaktan vazgeçip,
kaba kuvvete başvurmaktan başka çâre bulamadılar. Kılınca sarıldılar. Müslümanlara
saldırmaya başladılar. Resûlullahı öldürmeye karar verdiler. Bunun için
hazırladıkları plânı gerçekleştirmeye kalkıştılar ise de, tarihte herkesin
okuduğu gibi, mağlup ve rezil oldular.
Muhammed aleyhisselâmın böyle meydan okuması karşısında ve böyle el ele vererek uğraşmaları sonunda, bir sûre gibi vecîz, belîğ bir söz söyleyebilselerdi, Resûlullaha gelir, okurlar, gürültü, patırtı koparırlardı. Bu taşkınlıkları dillere yayılır, tarihlere geçerdi. Bu başarısızlıkları, Kur'ân-ı kerimin muciz olduğunu, insan sözü olmadığını açıkça göstermektedir.