Birlik ve beraberliğimizin güçlendirilmesi için...
23/05/2020 Cumartesi Köşe yazarı A.D
Bayramlar; dostlukların tazelenmesi, kırgınlıkların giderilmesi, birlik ve
beraberliğin güçlendirilmesi için çok güzel bir vesiledir.
Atalarımız "Sayılı günler çabuk geçer" demişlerdir... Çok
şükür, "korona" sıkıntısı olsa da; oruçlarımızı tuttuk yarın
Ramazan Bayramı'nın birinci gününü idrak edeceğiz inşallah...
Dinimizde bayramların önemi büyüktür. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Ramazan ve Kurban Bayramının gecelerini ihya eden kimsenin kalbi,
kalplerin öldüğü gün ölmez.) [İbni Mace, Taberani]
(Rahmet kapıları dört gece açılır. O gecelerde yapılan dua, tevbe
reddolmaz. Ramazan Bayramı'nın ve Kurban Bayramı'nın birinci geceleri, Berat
gecesi ve Arefe gecesi.) [İsfehanî]
(Şu beş gecede yapılan dua geri çevrilmez. Regaib gecesi, Berat gecesi,
Cuma gecesi, Ramazan ve Kurban Bayramı gecesi.) [İbni Asakir]
Bayramlar; Müslümanların kaynaşması, dostlukların tazelenmesi,
kırgınlıkların giderilmesi, birlik ve beraberliğin güçlendirilmesi için çok
güzel bir vesiledir. Bunun için, bayramlarda, ana-babayı, akrabayı, dostları
ziyaret etmeli, bayramlarını kutlamalıyız. Bu bayramda, devletimizin aldığı
tedbirler muvacehesinde yakın görüşme olmayacağı için telefon ve diğer
haberleşme cihazlarıyla tebrik etmeliyiz.
Bilhassa ana-babanın rızasını, duâsını almayı ihmal etmemelidir. Vefat
etmişlerse, duadan mahrum bırakılmamalıdır...
Çocuklar sevindirilmelidir. Yetim, kimsesiz çocuklar aranıp bulunmalı,
bayram sevincinden mahrum bırakılmamalıdır...
***
Adaletiyle meşhur Hazreti Ömer'in halifelik dönemiydi... Bir bayram
gelmişti. Herkes çocuklarına yeni elbiseler almıştı. Hazreti Ömer'in oğlunun
elbisesi eskiydi. Bayram günü çocuklar, eski elbiseli olan halifenin çocuğuyla
alay etmeye başladılar. Çocuk, ağlayarak babasının yanına geldi.
Halife, oğluna şefkatle baktı... Beyt-ül-mâl (Hazine) Eminini çağırdı.
Oğlunun ağlama sebebini anlattıktan sonra, gelecek ayın maaşından bir miktar
avans vermesini istedi... Beytül-mâl Emini;
-Yâ Emirel-mü'minin, yaşayacağınızı muhakkak biliyor musunuz ki, gelecek
aya mahsuben benden para istiyorsunuz? dedi. Hazreti Ömer;
-Bunu Allahü teâlâdan başka kimse bilemez, buyurdu.
-Ey Halife! Yaşayıp yaşamayacağınızı bilmedikten sonra, borç almanız ne
size yakışır, ne de bizim vermemiz makûl olur. Öyle değil mi? dedi.
Hazreti Ömer, düşündü, tefekkür etti. Söylediğine pişman oldu... Böyle bir
memuru olduğu için Rabbine şükretti. Ona da hayır duâda bulundu.
Allahü teâlâ o anda çocuğun kalbine bir yumuşaklık verdi. Babasının düştüğü
müşkül durumu anladı ve hiç üzüntü duymadan neşe ile arkadaşlarının yanına
döndü...
Bayramınız şimdiden mübarek olsun efendim...