Ölümü hatırlayan, kanaat sahibi olur

21/05/2020 Perşembe Köşe yazarı S.A

Her geçen gün, bizi ölüme bir adım daha yaklaştırıyor. İnsanoğlu dünyaya geldiği günden itibaren her an ölüme doğru ilerliyor.

 

Önümüzdeki pazar günü Ramazan Bayramını idrak edeceğiz inşallah... Maddi ve manevi nihayetsiz huzur ve bereket bahşeden ve değeri ölçülemeyen bir aydan ayrılmak üzereyiz... Bir daha kavuşabilir miyiz, kavuşamaz mıyız belli değildir. 

Her geçen gün, bizi ölüme bir adım daha yaklaştırıyor. İnsanoğlu dünyaya geldiği günden itibaren her an ölüme doğru ilerliyor. Ondan kaçış mümkün değildir. Bir yerden kaçmaya çalışan kişi gittikçe ondan uzaklaşır. Ölüm hariç ondan ne kadar kaçarsak, ona doğru koştuğumuzu bir gün çok iyi anlayacağız...

Ölümü hatırlayan, ona hazırlanır. Kabre girmeden kabrini genişletir, nurlandırır. 

Ölümü hatırlayan, zengin ise mağrur olmaz, şımarmaz, insanlara yukarıdan  bakmaz. Gücü yettiği kadar herkese iyilik yapar. Fakir ise çok üzülmez. Sıkıntıların, hastalıkların biteceğini ve rahata kavuşacağını düşünür. 

Ölümü hatırlayan, tövbesini geciktirmez. Ölümün genç, ihtiyar ayırımı yapmadığını bilir. Ne zaman, nerede, nasıl geleceği belli değildir. Bazı insanlar, "Şu yaşıma gelsem tövbe edeceğim, hacca gideceğim, günahlardan sakınacağım" diyor. Hâlbuki yarına çıkacağı belli değildir. Kendisini, saracak kefeni dokunmuş olabilir! Zavallının haberi yoktur...

Ölümü hatırlayan ibadetlerini zevkle yapar. Onunla kabre girecek olan yalnız onun amelidir. Güzel bir hayat yaşamış ise güzel yüzlü bir insan suretinde yanına gelir, kendini tanıtır. Kıyamete kadar seni yalnız bırakmam diye sahibini yalnızlıktan kurtarır. Kötü bir hayat yaşayan adamın ise ameli korkunç bir canavar şeklinde gelir, kıyamete kadar ona sıkıntı ve azap çektirir.

Bir insan ne kadar çok sevilirse sevilsin, hiç kimse onunla birlikte kabre girmez. Ameli ile baş başa kalır.

Ölümü hatırlayan, merhametli olur. Bütün canlılara acır, onlara yardım eder. Bir gün Hazreti Aişe validemize (raddıyallahü anha) bir hanım gelir. Kalbinin katılığından şikâyet eder ve çaresini sorar. O da "Bunun çaresi ölümü çok hatırlamaktır" buyurur. Bir zaman sonra aynı hanım gelir teşekkür eder, arzusuna kavuştuğunu arz eder...

Ölümü hatırlayan, kanaât sahibi olur. Fakirlikten kurtulur. Kanaât sahibi olmayanın gözü doymaz. Daima muhtaçtır, gözünü toprak doyurur ancak. "Altından ağacın olsa gümüşten yaprak/Akıbet gözünü doyurur bir avuç toprak" demişlerdir...

Sevineceğimiz ve neşeleneceğimiz böyle bir günde sizlere ölümden bahsettik! Ne yapalım ki bu da hayatın bir gerçeği. Akıllı insan zaten ölümü hiç unutmaz ki!..

Rabbimiz daha nice mübarek ramazan aylarına ve bayramlara kavuşmamızı nasip eylesin. Amin...