"Onlar diridirler, lâkin siz anlamazsınız!.."
31/05/2020 Pazar Köşe yazarı V.T
Peygamberler kabirlerinde diridirler. Fakat, hayatları, dünya hayatı
değildir.
İsmail Vehbi Efendi Nakşibendi şeyhlerinden âlîm bir zat olup Bursalıdır.
Mevlâna Halid-i Bağdadî hazretlerinin halifelerinden Muhammed Hanî'den hilâfet
aldı. 1292 (m. 1875)’de memleketinde vefat etti. Zeyniler'de cami-i şerif
önünde defnolundu. Risaletü's-Sülûk isimli eserinde şöyle buyurdu:
Urvetül-vüska Muhammed Mâsum Fârûkî hazretleri, Mektûbât kitabı ikinci
cild, 36. Mektûbunda buyuruyor ki: Peygamberimizden bildirilmiş olan ve
Onun yaptığı ve Ona mahsus olmayan işleri, sevap kazanmak niyeti ile yapmak
için, kimseden izin almaya ihtiyaç yoktur. Resûlullahın yapması izindir ve câiz
olduğuna senettir. Hâcetlere kavuşmak ve müşkillerden halâs olmak için, bazı
işlerin ve duâların ve muskaların tesîrleri üstâdın izin vermesine bağlıdır.
Resûlullahın vefâtından sonra, kendisi ile uyanık iken görüşenler, konuşanlar
olmuştur. Mübârek bedeni kabrinden ayrılmaz. Mübârek kabri boş kalmaz. Bu
ümmetin büyükleri de, bir anda, muhtelif memleketlerde görünmüşlerdir. Muhammed
Behâüddînin iftâr vaktinde yedi yerde hazır olduğu ve her birinde iftâr ettiği
haber verilmiştir. Bu görünmeler, ruhanîdir. Ruh, ceset şeklinde görünmektedir.
Peygamberler kabirlerinde diridirler. Fakat, hayatları, dünya hayatı
değildir. Dünyadan ayrılmışlar, âhirete gitmişlerdir. Kabirlerinde namaz
kılarlar. Dünya hayatından âhiret hayatına geçmeye (Mevt) denilmiştir.
Şehitlerin hâlleri daha ileridir. Âhiret hayatları daha kuvvetlidir. Kur'ân-ı
kerimde, Peygamberler için (emvât) denildi. Şehitler için, (Allah yolunda
öldürülenlere emvât demeyiniz! Onlar diridirler. Lâkin siz anlamazsınız)
buyuruldu.
Sadaka [ve Kur'ân-ı kerim okumanın] sevabını evvelâ Peygamberimizin mübârek
ruhuna hediye etmeli, sonra meyyitlerin ruhlarına göndermelidir. Böylece, kabul
ümidi ziyâde olur. Fakat böyle yapmak, sadakanın kabul olması için şart
değildir. Sevabını bütün müminlerin ruhlarına da hediye etmek iyi olur. Her
birine sevabın hepsi vâsıl olur. Niyet edilen meyyitin sevabı hiç azalmaz.
Peygamberimizden başka, hiç kimse, uyanık iken mîraca çıkarılmadı. Uyanık
ve gözleri açık olarak, yalnız ruhu çıkarılanlar olmuştur. Uykuda olanların
kıymeti yoktur.
Hâtime [son nefes] bilinemez. Vefât etmiş olanların hâtimesi için tam hüküm verilemez. Din büyükleri için zann-ı gâlib ile hüsn-i zannetmek câizdir. İlhâm ile hüküm olunamaz.