Velîlerde kusur aramak!..
14/11/2020 Cumartesi Köşe yazarı A.U
Seyyid Ahmed Bedevî hazretleri zamânında Mısır’da baş kadılık yapan
biri vardı.
Adı, Takıyyüddîn.
Bu büyük zâtı çok iyi tanıyordu.
Büyüklüğüne inanıyordu.
Ve Onu çok seviyordu.
Ancak bâzıları Ona inanmıyordu.
Hakkında dedikodu yapıyordu.
Takıyyüddîn, bunları duydu.
Gayriihtiyârî zihni karıştı.
Gerçeği öğrenmek istedi.
Bu gâye ile ziyâretine gitti bu zâtın.
Söz arasında dedi ki:
“Hakkınızda bâzı sözler işittim.
Cemaate gitmiyormuşsunuz.
Hiç namaz kılmıyormuşsunuz.
Ben, bunlara hiç inanmadım.
Fakat yine de zihnim karıştı.”
Büyük velî, bunları işitti.
Ve ona, sert bir (nazar) etti.
Takıyyüddîn, bayılıp düştü yere.
Ayılınca, ıssız bir sahrâda idi.
O anda nûrlu bir (zât) belirdi.
Ve kendisine dedi ki:
“Mısır'dan, iki aylık uzak mesâfedesin. Sen şimdi şu ilerideki câmiye git.
Ahmed Bedevî hazretleri az sonra orayı teşrîf eder. Ondan özür
dile.”
“Peki efendim” dedi.
Ve gitti o dediği câmiye.
Büyük velîyi orada gördü.
Ve özür dileyip affını istedi.
Mübârek zât;
“Hızır'a rastlamasaydın, bu ıssız sahrâlarda işin zordu” buyurdu.
Ve sırtını sıvazlayıp;
“Haydi git. Çoluk çocuğun özlemiştir” dedi.
O anda evinin önünde buldu kendini...