"Tövbe etmemek, o günahı işlemekten daha kötüdür!"
27/03/2023 Pazartesi Köşe yazarı V.T
Ahmed bin Hamdan
Nişâbûrî hazretleri evliyânın büyüklerinden ve hadis âlimlerindendir. 854
(H.240)'te Horasan’da Nişâbur'da doğdu. Tasavvufta Ebû Osman Hayrî
hazretlerinin talebesidir. Onun derslerinde ve sohbetlerinde yetişip, kemâle
erdi. Mekke-i mükerremeye giderek, büyük âlimlerden hadîs-i şerîf dinlemiş,
rivâyet etmiştir. Hadîs ilminde yüz bin hadîs-i şerîfi ezbere bilen, hâfız
derecesinde âlim idi. Harem-i şerîfte bulunan âlimlerin ileri gelenlerinden
oldu. 923 (H.311) senesinde Mekke-i mükerremede vefât etti. Ahmed bin Hamdan
hazretleri buyurdu ki:
"Allahü teâlânın
emir ve yasaklarına itâat eden kimsenin, bu itâati sebebiyle âsî, günahkâr
olanlara karşı tekebbür etmesi, âsilerin isyânından daha kötü, onun bu hâli,
âsilerin hâlinden daha zararlıdır."
"Bir kimsenin
işlediği günahlara tövbe etmemesi, o günahı işlemesinden daha kötüdür."
"Israr ile devâm
edilen küçük bir günah, pişman olunmuş, tövbe edilmiş büyük bir günahtan daha
büyüktür. İhlâs ile yapılan az bir iyilik de, gösteriş için, kendini beğenerek,
kibirle yapılan çok iyilikten daha çoktur."
"Kişinin
güzelliği sözlerinin güzelliğinden, kişinin kemâli de işlerinin
doğruluğundandır."
"Allahü teâlâdan
başka her şeyden yüz çeviren kimsenin, bu hâlinde doğru olmasının alâmeti;
dünyâ ve başka şeylerin kendisini hiç meşgul etmemesidir."
"Bildiği bir
şeyi, nefsinden bilip onu beğenen kimse, Allahü teâlânın beğenmediği bir şeyi
sevmiş demektir."
"Kendisinden
gördüğün bir ayıptan dolayı, Müslüman kardeşini kötüleme. Olur ki, aynı hatâya
sen de düşersin ve ondan da kötü olursun. O hâlde, onda bir kusur bulunduğunu
anladığın zaman, onun için Allahü teâlâya duâ et ve Allahü teâlâdan ona rahmet
etmesini iste. Onda bulunan kusurun sende de bulunmasından kork. Onda olan
musîbetin, sana gelmediğini düşünerek, Allahü teâlâya şükret."
"Allahü teâlânın kıymet verdiği şeye, ancak Allahü teâlâyı tâzim edenler hürmet gösterir. Allahü teâlâyı tanıyan, O'nun râzı olduğu şeylere yapışır. O'nun emir ve yasaklarına teslim olur. Onun bu teslimiyeti, Rabbine olan tâzimden doğar. O'nu tâzim ettiği zaman, Allahü teâlâdan başka her şey kendisine küçük görünür. Bu hâl, kalbindeki Allahü teâlâya olan tâzimdendir. Bu tâzimden, Allahü teâlâyı tanıyan ve O'na itâat edenlerin, yâni bütün müminlerin hürmetini gözetmek hâsıl olur."