Ramazân-ı şerîf ayına hürmet eden kurtulur
29/03/2023 Çarşamba Köşe yazarı H.Y
Allahü teâlâ, Ramazân-ı şerîf ayını dünya ve âhiret saadetine
kavuşmaya vesile eyledi. Bu ayı
birçok nimetlerle süsledi. Mübarek ramazân ayının gündüz
ve gecelerinde yağmur gibi feyiz ve bereket yağmaktadır.
Cenâb-ı Hak, âlemlere rahmet olarak gönderdiği Sevgili
Peygamberimiz Muhammed aleyhisselâmın hürmetine, bu mübarek
ayda, günahlarımızı af ve mağfiret eylesin! Başı rahmet, ortası af ve
mağfiret, sonu ise cehennemden âzâd ayı olan Ramazân-ı şerîf ayının feyiz ve
bereketlerinden azâmî derecede istifade edebilmeyi hepimize nasip eylesin!
Yâ Rabbî!
Hasta kullarına şifâ, dertli olanlara devâ, borçlu olanlara edâ, ölmüşlerimize
rahmet, hayatta olanlara da sıhhat ve âfiyet ihsan eyle! Son nefeste
kelime-i tevhîd söylemeyi, imanla ve şehît olarak bu dünyadan ahirete gitmeyi
hepimize nasip eyle! Âmin...
Ramazân-ı şerîfe hürmet ve saygı, imanlı olmanın alâmetidir.
İslâmın namus ayı olan Ramazân-ı şerîfte özürsüz oruç tutmayanlar, ona hürmet
etmemiş, İslâmın namus perdesini yırtmış olurlar. Bu hâl, imanın gitmesine
sebep olur. Bu ayda ancak; Müslüman olmayanlara, çocuklara, delilere, ölülere
ve hayvanlara oruç tutmak hiç farz değildir. Yolcu ve misafir olanlar, hasta
olanlar ve kadınlardan muayyen günlerinde ve lohusa hâlinde
olanları, o hâlde iken oruç tutmazlar. Bu hâlleri sona erince hemen kaza
ederler...
Bir özrü sebebiyle oruç tutamayanlar da, gizli yemeli ve
içmelidir. Bu, saygı ve hürmetin alâmetidir.
Ramazana hürmetin neticesine bakın!.. Bir ramazan günü idi.
Müslüman mahallesinde oturmakta olan bir Mecûsi’nin küçük çocuğu, oruçlu
Müslümanların arasında ekmek yiyordu. Babası, çocuğun bu yaptığını
görünce;
"Oğlum! Müslümanların arasında yemek yenir mi? Onlar bu
günlerde oruç tutarlar, bu günler onların mübarek günleridir, saygı göstermek
lazım!” diyerek azarladı ve “Yemeğini git evde ye!” diyerek çocuğu eve
gönderdi...
Bu olaydan birkaç sene sonra bu Mecûsi öldü. Ölümünden sonra o
şehirdeki bir Müslüman rüyasında bunu Cennet-i âlâda gördü. Mecûsiye;
“Nasıl oldu da bu nimete eriştin! Biz seni Mecûsi bilirdik.
Hatta öldüğün zaman, cenaze namazını bile kılmadık” dedi. O da şu cevabı
verdi:
“Evet! Doğru söylüyorsun. Ben bir Mecûsi idim. Fakat bir gün küçük oğlum, Müslüman mahallesinde, onlar oruçlu olduğu hâlde yemek yiyordu. Ben çocuğumun, onların gözleri önünde ekmek yemesine müsaade etmedim. Müslümanların hürmet ettiği bir şeye, ben de hürmet ettiğim için, Cenâb-ı Allah, hasta yatağımda beni Müslüman olmakla şereflendirdi. Müslüman olarak öldüğüm için bu nimete kavuştum...”