Farzın yanında nâfilenin hiç kıymeti yoktur!..
14/12/2022 Çarşamba Köşe yazarı V.T
Bir farzı vaktinde kılmak, bin
sene, durmadan nâfile ibâdet yapmaktan daha kıymetlidir.
Kutb-i Rabbânî hazretleri
evliyanın meşhurlarındandır. İsmi, Muhammed olup 1260 (H. 658)’de Hindistan'ın
Pânipüt şehrinde doğdu. Küçük yaşta Şerefüddîn Ebû Ali Kalender hazretlerinin
terbiyesine verildi. 1363 (H.765) yılında orada vefât etti. Birçok kıymetli eser
de yazdı. “Fevâid-ül-Füâd” kitabında şöyle buyurmaktadır:
Allahü teâlânın râzı olduğu
işler, farzlar ve nâfilelerdir. Farzların yanında nâfilelerin hiç kıymetleri
yoktur. Bir farzı vaktinde kılmak, bin sene, durmadan nâfile ibâdet yapmaktan
daha kıymetlidir. Her çeşit nâfile, meselâ namaz, zekât, oruç, umre, hac,
zikir, fikir, hep böyledir. Hattâ bir farzı yaparken, bunun sünnetlerinden bir
sünneti ve edeplerinden bir edebi yapmak da, başka nâfileleri yapmaktan kat kat
daha kıymetlidirler...
Emîr-ül-müminin Ömer-ül-Fârûk
radıyallahü anh, bir gün sabah namazını kıldırınca, cemaat arasında birisini
göremeyip sebebini sorduğunda, o her gece nâfile ibâdet yapıyor. Belki uyumuş,
cemaate gelememiştir dediler. (Bütün gece uyusaydı da, sabah namazını cemaat ile
kılsaydı, daha iyi olurdu) buyurdu. Görülüyor ki bir farzı yaparken,
edeplerinden bir edebi yapmak ve bir mekruhundan sakınmak, zikir, fikir ve
murâkabeden kat kat daha kıymetlidir. Evet bunlar, o edepleri yapmakla ve
mekruhlardan sakınmakla berâber yapılırsa, elbet çok faydalı olurlar. Fakat
onlarsız olunca, bir şeye yaramazlar. Bunun gibi, bir lira zekât vermek,
binlerce lira nâfile sadaka vermekten daha iyidir. O bir lirayı verirken bir
edebini gözetmek, meselâ, yakın akrabâya vermek de o nâfile sadakadan kat kat
daha iyidir.
Ebû Hüreyre “radıyallahü anh” bildiriyor. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve selem” efendimiz buyurdu ki: (Beş vakit namaz ve cuma namazı, gelecek cumaya kadar ve ramazan orucu, gelecek ramazana kadar yapılan günahlara kefarettirler. Büyük günah işlemekten sakınanların küçük günahlarının affına sebep olurlar.) Arada işlenilmiş olan küçük günahlardan kul hakkı bulunmayanları yok ederler. Küçük günahları affedilerek bitmiş olanların, büyük günahları için olan azaplarının hafiflemesine sebep olurlar. Büyük günahların affedilmesi için tövbe etmek de lâzımdır. Büyük günahı yok ise, derecesinin yükselmesine sebep olurlar.