İbrâhim aleyhisselâm ile Nemrûd'un mücadelesi...
01/03/2021 Pazartesi Köşe yazarı R.A
Cenâb-ı Hak, Keldânî kavmine Hazret-i İbrâhîm'i
(aleyhisselâm), Peygamber olarak gönderdi; O’na on suhuf indirdi...
Hazret-i İbrâhîm (aleyhisselâm), Sevgili Peygamberimiz Hazret-i
Muhammed (aleyhisselâm)ın dedelerindendir. O’ndan sonra,
Peygamberlerin en üstünüdür; Halîlullah’tır. İbrâhîm (aleyhisselâm)ın
babası, Târûh adında bir mümin idi. Kâfir olan Âzer,
üvey babası ve amcası idi. Hazret-i İbrâhîm, Hazret-i İshâk ile
Hazret-i İsmâîl’in (aleyhimüsselâm) babasıdır. İshâk (aleyhisselâm)ın
annesi Sâre idi. İsmâîl (aleyhisselâm)ın annesi ise Hâcer idi.
Irâk’ta, eskiden hükûmet süren Geldânîler (Keldânîler) yıldızlara
taparlardı. Başları Nemrûd idi. Bir hadîs-i şerîfte “Yeryüzüne,
ismini duyduğunuz kimselerden dört kişi mâlik oldular. İkisi mümin, ikisi de
kâfir idiler. Mümin olan iki kişi, Zülkarneyn ile Süleymân (aleyhimes-selâm) idiler.
Kâfir olan ikisi de, Nemrûd ve Buhtunnasar idiler. Beşinci olarak, yeryüzüne,
benim evlâdımdan biri, yani Mehdî de mâlik olacaktır” buyuruldu.
Burada zikredilen Buhtunnasar, Yeni Bâbil Devletinin en meşhur
kralı Nabukadnazar’dır. Kendisi ateşe tapardı. Onun zamanında
Bâbil, büyük bir ticâret merkezi hâline gelmişti.
Hazret-i Nûh (aleyhisselâm)dan çok sonra Bâbil’de hüküm süren, yıldızlara ve
putlara tapan Keldânî kavminin o devirdeki kralı olan Nemrûd, insanları kendine
ve putlara taptırıyordu. Bir gece gördüğü rüyâyı, müneccimler; “Doğacak
bir erkek çocuğun, yeni bir dîn getireceği ve onun saltanatını yıkacağı” şeklinde
tâbîr edince, Nemrûd yeni doğan erkek çocukların öldürülmelerini ve hâmile
kadınların hapsedilmelerini emretti.
O sırada Hazret-i İbrâhim’e hâmile olan annesi,
amcası Âzer’le evliydi. Görünüşte hâmileliği belli olmadığı için
fark edemediler, kocasına da; “Çocuk doğunca oğlan olursa, kendi elinle
Nemrûd’a teslîm eder, mükâfât alırsın” dediler.
Annesi doğum zamânı gelince, şehir dışında bir mağarada doğum yaptı ve
Âzer’e çocuğun doğup öldüğünü söyledi. Oğlunu mağarada gizledi ve orada
büyüttü.
Cenâb-ı Hak, Keldânî kavmine Hazret-i İbrâhîm'i
(aleyhisselâm), Peygamber olarak gönderdi; O’na on suhuf [sayfalar, forma,
risâle, küçük kitap] indirdi. Bunlar Süryânîce konuşurlardı.
Süryânî yazısı, İslâm yazısına benzemektedir. Başşehirleri Bâbil idi.
Keldânî kavmi, îmân etmediler, inanmadılar. Nemrûd, Hazret-i
İbrâhîm’i ateşe attırdı. Ama Cenâb-ı Hak, âyet-i kerîmede de geçtiği gibi,
ateşe “İbrâhîm’e karşı soğuk ve selâmette ol” emrini verince,
ateş, onu yakmadı.
Hazret-i İbrâhîm (aleyhisselâm), kardeşinin oğlu Hazret-i Lût (aleyhisselâm)
ile amcasının kızı ve zevcesi Sâre’yi ve kendisine inananları alıp önce Şâm’a,
sonra Mısır’a ve oradan da Ken’ân iline gitti.
Hazret-i İbrâhîm ile Hazret-i İsmâîl (aleyhimes-selâm) birlikte,
Kâbe-i muazzamayı yeniden yaptılar.
Hazret-i İbrâhîm (aleyhisselâm), 175 (yüzyetmişbeş) yaşında vefât edip, Kudüs’de Halîlür-rahmân civârına defnedildi.