"Muînüddîn'i çağırınız!"

19/08/2020 Çarşamba Köşe yazarı A.U

Büyük Velî Muînüddîn-i Çeştî hazretleri bir seyahatte Beytullah'a uğradı.

Kâbe-i şerîfi tavâf etti.

Sonra da, Medîne'ye geldi.

Ravda-i şerîfe girdi.

Resûl-i müctebâ'yı baş gözüyle gördü.

Şöyle ki;

Mescid-i Nebî'ye yeni girmişti.

Ravda-i şerîften bir ses işitti.

“Gel yâ Muînüddîn” diyordu.

Çok tatlı bir sesti bu.

Resûlullah’ın kabrinden geliyordu.

Hâliyle çok şaşırdı.

Ve kendi kendine;

“Rüyâ mı görüyorum?” dedi.

Sağına, soluna baktı.

Birçok insanlar vardı.

O ara bir ses daha işitti.

Merakla kulak verdi:

O ses diyordu ki:

“Bana, Muînüddîn'i çağırın!”

Türbedâr da bu sesi işitti.

Cemaatin arasına girdi.

Ve telâşla seslendi:

“Muînüddîn!.. Muînüddîn!..”

Birkaç yerden;

“Buyur, buyur” diyenler oldu.

Bu defâ o da şaşırdı!

Birkaç tâne Muînüddîn vardı zîra.

Ravda'ya yaklaşıp, edeple sordu:

“Hangisi gelsin yâ Resûlallah?”

Ravda’dan cevap geldi:

“Çeştî olanı gelsin!”

O zaman cemaate dönüp;

“Efendimiz, Muînüddîn-i Çeştî'yi çağırıyor!” diye

seslendi.

Büyük velî, Ravda'ya yaklaştı.

Edeple salevât-ı şerîfe okudu.

Ve baş gözü ile gördü Efendimizi...