İçinden misk kokusu gelen kabir!
16/09/2019 Pazartesi Köşe yazarı V.T
Abdullah bin Gâlib'in bir akrabası, rüyâsında, kabrindeki misk kokusunun
sebebini sorar!..
Seyyid Hüseyin Murâdî hazretleri Hanefî mezhebi fıkıh âlimi ve evliyânın
büyüklerindendir. 1138 (m. 1725)’de Şam’da doğdu. 1188 (m. 1774)’de aynı yerde
vefât etti. Bir dersinde buyurdu ki:
Mugîre bin Habîb anlatır: “Abdullah bin Gâlib vefât etmişti. Defnedilirken,
kabrinden misk kokusu duyuldu. Yakınlarından birisi, o zâtı rüyâsında görünce,
ona, kabrinde duydukları misk kokusunun ne olduğunu sordu. O da; 'O koku,
Kur’ân-ı kerîmi çok okumamdan dolayı hasıl olan kokudur' dedi."
Ebü’l-Ferec İbni Cevzî anlattı: “Şerîf Ebû Ca’fer bin Ebû Mûsâ, İmâm-ı
Ahmed bin Hanbel’in kabrinin bitişiğine defnediliyordu. Bu sırada Ahmed bin
Hanbel’in kefeni görüldü, hâlbuki, Ahmed bin Hanbel yüz sene önce vefât
etmişti.” Allahü teâlâ, bazı sâlih kimselere lütuf ve ihsân ederek,
onlara, civarlarında bulunan mevtalara şefaat ettirir. Civarında bulunanlar, o
sâlih kişi ile komşuluklarından dolayı fayda görürler...
Abdullah bin Nâfi’ Medînî şöyle anlatır: “Medîneli bir kişi vefât etti ve
defnedildi. Birisi onu rüyâsında gördü. Sanki onun, Cehennem ehlinden imiş gibi
bir hâli vardı. Bu sebeple, onu rüyâsında gören şahıs çok üzüldü... Aradan yedi
veya sekiz gün geçince, onu rüyâsında tekrar gördü. Bu sefer Cennet ehlinden
olduğu anlaşılan bir, hâli vardı. Ona şimdiki bu iyi hâle nasıl kavuştuğu
sorulunca, vefât etmiş olan şahıs ona şöyle cevap verdi: Yanımıza
sâlihlerden bir zât defnedildi. Civarında bulunan komşularından kırk kişiye
şefaatçi oldu. Ben de onların arasında idim.”
İbn-i Ebiddünyâ anlattı: “Âsım el Cuhderî’nin ailesinden birisi, Âsım
el-Cuhderî’yi vefâtından altmış gün sonra rüyâsında gördü. Ona; 'Sen vefât
etmedin mi?' diye sordu. Âsım el-Cuhderî; 'Evet' dedi ve şunlara
söyledi: 'Vallahi ben, Cennet bahçelerinden bir bahçedeyim. Ben ve
arkadaşlarımdan bir cemâat, her cuma gecesi ve sabahı, Ebû Bekr bin Abdullah’ın
yanında toplanıyoruz.' O zaman akrabası olan zât ona; 'Rûhlarınız mı,
yoksa bedenleriniz mi toplanıyor?' diye sorunca, o; 'Bedenlerimiz çürüdü,
rûhlarımız toplanıyor' dedi. Yine Âsım el-Cuhderî’nin akrabası ona; 'Bizim
sizi ziyâret ettiğimizi biliyor musunuz?' diye sorunca, o; 'Bütün cuma
günü ve akşamı, cumartesi günü güneş doğuncaya kadar biliyoruz' dedi.
Akrabası, Âsım el-Cuhderî’ye; 'Niçin diğer günlerde bilmiyorsunuz?' diye
sorunca, Âsım el-Cuhderî; 'Cuma gününün fazileti ve şânının, kıymetinin
büyüklüğünden dolayı' dedi."