Cehennemin, kendisinden kaçtığı mübarek zatlar...
17/05/2024 Cuma Köşe yazarı V.T
"Cennet isteği, Cehennem korkusu kalbe gelmemeli, Hak'tan başkasına
kalbde yer vermemelidir."
Mevlânâ Sadreddîn hazretleri Hindistan'ın büyük velîlerindendir. Şihâbüddîn Sühreverdî hazretlerinin talebesi olan babası Behâeddîn Zekeriyyâ'dan ilim ve feyiz aldı. Ferîdüddîn Şeker Genç ve Kutbüddîn Bahtiyâr Kâkî gibi büyüklerin zamânına yetişmekle şereflendi. Yüksek mertebelere, üstün derecelere yükseldi. Babasından sonra yetiştirme ve terbiye makâmı kendisine verildi. Birçok âlim ve velî onun ilim ve feyizinden istifâde etti. Mîlâdî on dördüncü asrın başında, Mültan'da vefât etti.
Talebelerinden Hâce Ziyâüddîn, onun güzel
sözlerini Künûz-ül-Fevâid adlı eserinde topladı. Orada Şeyh
Sadreddîn'in talebelerinden birine şöyle vasiyet ettiği yazılıdır:
Peygamber efendimizin (sallallahü aleyhi ve sellem)
bildirdiği hadîs-i kudsîde buyuruldu ki: "Lâ ilâhe illallah
kal'amdır. Bunu okuyan, kal'ama girmiş olur. Kal'ama giren de, azâbımdan
kurtulur." Kal'aya girmek üç türlüdür. Zâhir, bâtın ve hakîkat
ile girmek. Zâhir kal'asına giren, havf ve recâ ile Allahü teâlânın gadabından
korkup, rahmetini umarak Allah'tan başkasını yok etmelidir. Zîrâ bütün âlem,
düşman veya dost olsa, Allahü teâlânın hükmü, irâdesi olmadan hiçbir kimse,
hiçbir fayda ve zarar, iyilik ve kötülük yapamaz. Nitekim, Allahü teâlâ, En'âm
sûresi on yedinci âyet-i kerîmesinde meâlen; "Eğer Allah sana bir
belâ, dert dokundurursa, onu O'ndan başka açacak (giderecek) kimse
yoktur. Sana bir hayır dokundurursa (verirse), onu devâm
ettirmeye ve her şeye O kâdirdir" buyurdu...
Bâtınî kal'a ise, ölümden önce bu fânî sarayda
(dünyâda olan her şey), devamlı ve bâkî değildir ve yokluk kalemi onun
üzerinden geçmiştir. Nitekim Hak teâlâ, er-Rahmân sûresi 26. âyet-i kerîmesinde
meâlen; "Yeryüzünde olan her şey fânîdir" buyurdu. O
hâlde dünyâdaki şeylerin varlığına ve yokluğuna bakmamalı, bâtınına, özüne
bakmalıdır...
Hakîkat kal'ası şudur ki: Cennet
isteği, Cehennem korkusu kalbe gelmemeli, Hak'tan başkasına kalbde yer
vermemelidir. Nitekim Kamer sûresi 54 ve 55. âyet-i kerîmelerde meâlen; "Şüphesiz
takvâ sâhipleri Cennetlerde aydınlıklar içindedirler. Rızâ gösterilen bir
yerde... Kudretine nihâyet olmayan bir Melik'in (her şeye hâkim
bulunan Allahü teâlânın) huzûrundadırlar" buyruldu. Oraya
kavuşunca, Cennet kendiliğinden kazanılmış olur. Cehennem ondan kaçar.