Her gün tekâmül etmelidir
14/05/2024 Salı Köşe yazarı R.A
İmâm-ı Rabbânî hazretleri buyurdu ki: "Vakit keskin bir kılıç gibidir. Mühim işleri bugün yapmalı, mühim olmayanları yarına bırakmalıdır."
Sevgili Peygamberimiz, bir hadîs-i şerîfinde: “İki
günü birbirine eşit olan aldanmıştır” buyurmuştur. Kezâ Resûlullah
(aleyhis-salâtü ves-selâm): "Yarın yaparım diyenler helâk
oldular" buyurmaktadır.
Zamân nimeti, Allahü teâlânın bizlere en önemli
lutuflarından birisidir. Unutmayalım ki, zaman en büyük sermâyedir. Dünyâ ve
âhiret saâdetini kazanmak, bu sınırlı zamânı iyi kullanmaya bağlıdır. Onun
içindir ki, büyük âlim ve velîlerden İmâm-ı Rabbânî (rahmetullahi
aleyh): “Vakitleri çok kıymetli ganîmet bilmelidir” buyurmuştur.
Onun oğlu, yine büyük bir âlim ve velî olan Muhammed
Ma'sûm Fârûkî de (rahimehullah): “Vakit keskin bir kılıç
gibidir. Kıymetli ve şerefli şeylere sarf etmek gerekir” buyurmuştur.
Bizler, geçmiş günlerimize yönelik bir muhâsebe ve
murâkabe içerisinde olmalıyız. Nitekim İmâm-ı Gazâlî (rahmetullahi aleyh), “bir
Müslümân, her akşam yatağına girince, o günün muhâsebesini yapmalıdır” buyuruyor.
Esnâf, dükkânlarında her akşam kasayı kapatırlarken bunu yapmaktadırlar.
Tâbiîn-i kirâmın en önde gelenlerinden, müfessir,
muhaddis, mütekellim, fakîh ve mutasavvıf Hasan-ı Basrî (rahmetullah
aleyh), "Sizin, bugün, parayı sarf ederken gösterdiğiniz
hassâsiyeti, Eshâb-ı Kirâm (aleyhimür-rıdvân), zamanlarını
kullanırken gösterirlerdi" buyurarak ne kadar önemli bir noktaya
dikkat çekmiştir.
“Seyyidü’t-tâife” ve “Seyyidü’t-tâifeteyn” diye
anılan büyük velî Cüneyd-i Bağdadî (kuddise sirruh) da, "İnsanların
sâhip oldukları, ama geçtikten sonra bir daha, ebediyyen bulamayacakları en
kıymetli sermâye zamandır" buyurmaktadır.
Büyük âlim Ebû Saîd Muhammed el-Hâdimî de,
“geçen zamanı geri getirmek için bütün sultânlar, pâdişâhlar, krallar ya’nî
devlet başkanlarının tamâmı bir araya gelseler ve bütün hazînelerini de
harcasalar, yine de geri getiremezler” buyurmuştur.
Silsile-i aliyye büyüklerinden Ubeydullah-ı
Ahrâr (kuddise sirruh) da, "Tasavvuf, ehemmi
mühimme tercîh etmektir. Vakti en değerli olan şeye sarf etmektir" buyurmaktadır.
İmâm-ı Rabbânî müceddid-i elf-i sânî Ahmed Fârûkî
Serhendî (rahmetullah aleyh) ise, "Vakit keskin
bir kılıç gibidir. Mühim işleri bugün yapmalı, mühim olmayanları yarına
bırakmalıdır" buyurmuştur.
Allahü teâlâ, bütün kullarının, îmân
etmelerini, ibâdet yapmalarını, verdiği ni’metlere şükretmelerini, güzel ahlâka
sâhip olmalarını, kendi aralarında kardeşçe yaşamalarını, birbirlerine yardımcı
olmalarını istemiş ve bunları emretmiştir.
Cenâb-ı Hak, bütün Peygamberleri
vâsıtasıyla, onlara saâdet yollarını göstermiş, iyi ve güzel, kötü ve çirkin
her şeyi öğretmiştir. Bu “Peygamber”leriyle, insanların dünyâda ve âhirette
râhat etmeleri, huzûr içerisinde, iyi bir şekilde yaşamaları için, emirlerini
ve yasaklarını, yanî neleri yapmaları ve nelerden sakınmaları lâzım olduğunu
açıklamıştır. Peygamberlerin hepsinin hedefi, insanların
dünyâda huzûr ve sükûn içerisinde yaşamaları, âhirette de ebedî saâdete
kavuşmalarıdır.
Peygamberlerin
vârisleri olan İslâm âlimleri ve Evliyâ-yı kirâm da, hep gıdâ gibi, bütün insanlara lâzım olan iyi
fertler, iyi âileler ve iyi cemiyetler teşkîl etmek için uğraşmışlardır.