"İlmihâl bilgilerini öğrenmek her Müslümana farzdır..."
20/11/2022 Pazar Köşe yazarı V.T
İmâm-ı Birgivî
hazretleri Osmanlı Hanefî mezhebi âlimlerinin meşhûrlarındandır. İsmi Muhammed,
babasınınki Ali'dir. 1521 (H.929) senesinde Balıkesir'de doğdu. Önce babasından
ilim öğrendi. Sonra İstanbul'da Semâniyye Medresesinden mezun oldu. İstanbul
medreselerinde müderrislik yaptı. Bu vazîfesi sırasında Bayrâmiyye tarîkatının
şeyhlerinden olan Abdürrahmân Karamânî'ye talebe olup, onun sohbetlerinde
bulunarak tasavvufta yetişti. İkinci Selîm Hanın hocası Atâullah Efendi,
Birgivî'nin ilimdeki kudretini takdir ederek kendisini, Birgi'de yaptırdığı
medresenin müderrisliğine tâyin etti. 1573 (H.981) senesinde İzmir'in Ödemiş
ilçesinin Birgi kasabasında vefât etti. Vefatından önce şöyle vasiyet etti:
Kardeşlerime, evlâdıma
ve âhiret yolcularına vasiyetimdir ki, Allahü teâlânın emrettiği şeyleri
yapınız. Kazâya kalmış namazlarınızı kılınız, kalmış zekâtlarınızı veriniz.
Oruçlarınızı tutunuz. Üzerinize farz oluyorsa hac yapınız. Her Müslümanın
öğrenmesi farz-ı ayn olan ilmihâl bilgilerini öğreniniz. Âlimlerin sohbetine
devâm ediniz. Güvenilir ve sağlam âlimlerin fetvâsıyla amel ediniz. Herkesin
fetvâsıyla amel etmemelidir. Tegannî dinlememelidir. Allahü teâlânın ismi
anıldığı zaman "Teâlâ ve tebâreke" veya "Azze ve celle",
"Sübhânallah", "Cellecelâlüh" diyerek tâzim ediniz.
Resûlullah'ın ve diğer Peygamberlerin isimleri anıldığı zaman salevât
getirmelidir. Yazarken de bunları açık yazmalıdır. Diğer âlimler ve meşâyıh
anıldığı zaman, (rahmetullahi aleyh) demelidir. Hocasına da hürmet
göstermelidir. Yol göstermek hâriç, hocanın önünden yürümemelidir. Ondan önce
söze başlamamalı ve yanında çok konuşmamalıdır. Hizmetini severek yapmalıdır.
Her yerde hocanın rızâsını gözetmelidir. Îtirâz etmemeli, dövse veya bağırsa
nasîhat bilmeli, incinmemelidir. Hocasının yakınlarına da hürmet
göstermelidir...
Akrabâyı ziyâret
etmeli, sıla-i rahmi, akrabâ ziyâretini terk etmemelidir. Anne ve babanın da
haklarını gözetmeli, onlara karşı yüksek sesle konuşmamalı ve kızgın bakmamalı,
günah olmayan emirlerini yapmalıdır. Dövmesine ve bağırmasına sabretmelidir.
Karşılık vermemelidir...
Komşuların haklarını da gözetmeli, kokulu bir yemek pişirince, bir mikdârını komşulara vermelidir. Mümkün olduğu kadar komşuların ihtiyacını görmeli ve zarara uğrarlarsa yardım etmeli ve iyilik gelirse sevinmelidir. Diğer din kardeşlerini de sevmelidir. Kusurlarını mümkün mertebe affetmelidir.