"Ey gözümün nuru!.."
13/03/2021 Cumartesi Köşe yazarı A.U
Câhil bir köylü, Hazret-i Alî'ye;
“Ey halîfe, Ebû Bekir Cennete mi gitti, yoksa Cehenneme mi?” diye sordu.
Hazret-i Alî üzüldü.
Ve ona buyurdu ki:
“Allahtan kork, bu nasıl suâl? Keşke dünyaya gelmeseydin.
Sen bu zâtın meziyetlerinden birini olsun duymadın mı?”
“Vallâhi duymadım.”
“Dinle öyleyse” dedi.
Ve şöyle anlattı:
O, Resûlullahın hayâtındayken vezîri, vefâtından sonra da halîfesiydi.
Onu (baba) yerinde tutardı...
Bir gün beni çağırdı.
Koşup gittim hemen.
Dedi ki: Ey gözümün nûru!
Vefâtım yaklaştı.
Ölürsem cenazemi sen yıka.
Ravda’nın kapısına götür ve;
“Yâ Resûlallah! Ebû Bekir kapıdadır, içeri girmek için izin ister” diye seslen.
Kapı açılırsa, beni yanına defnet.
Açılmazsa, cenâzemi al.
Bakî Kabristanı'na götür.
Bana, böyle vasiyyet etti.
Vasiyetin gereğini yaptım.
Kendisini tabuta koydum.
Ravda’nın kapısına götürdüm.
Ve öylece seslendim.
Kapı derhâl açıldı ve şu sesi işittik:
“Sevgiliyi, Sevgiliye kavuşturun!’
Biz, bu emri aldık.
Resûlullahın arkasına defnettik.
Köylü bunları dinledi.
Halîfenin elini öpüp ayrıldı.
Giderken ağlıyordu!..