"Ey Allah düşmanı!"
22/03/2021 Pazartesi Köşe yazarı A.U
Bedir Harbi sona ermişti.
Efendimiz, eshâbı topladı.
Ve buyurdu ki:
"Acabâ Ebû Cehil ne hâldedir?
Kim gidip de, bir haber getirir?"
Abdullah İbni Mes'ud;
“Ben giderim yâ Resûlallah” dedi.
Ve Ebû Cehil'i aramaya gitti.
Onu, yaralı bir hâlde buldu.
Tam ölmek üzereydi.
Sakalından çekip dedi ki:
"Ey Ebû Cehil, ey Allah düşmanı!
Allahü teâlâ seni hor ve hakîr etti!”
Ama o, hâlâ kibirliydi.
Yattığı yerden dedi ki:
"Ey koyun çobanı, söyle bana.
Hangi taraf gâlip geldi acaba?”
O, sevinç içinde dedi ki:
"Zafer, Allah ve Resûlünündür.
Ey kâfir seni ben öldüreceğim!"
Kâfir, çâresizlik içindeydi.
Zorlukla konuşup dedi ki:
"Senin öldürmen, bana ağır gelir.
Bâri boynumu göğsüme yakın kes.
Başım, daha heybetli görünsün!"
Kâfir, hâlâ kibirliydi.
İbni Mes’ud bu kâfirin kılıcını aldı.
Habîs başını, onun kılıcıyla kesti.
Kesik başını ayağıyla ite ite getirdi.
Efendimizin ayağının önüne bıraktı.
Ve o sevinçle arz etti ki:
"Yâ Resûlallah, gördüğünüz şu baş, Allah düşmanı Ebû Cehil’in
başıdır!"
Efendimiz çok sevindiler.
Ve birlikte kâfirin yanına vardılar.
Üzerine dikilip seslendiler ki:
"Ey Ebû Cehil, ey Allah düşmanı!
Bil ki Allah seni zelîl ve hakîr kıldı
Sen, bu ümmetin Firavunuydun!"