"İbâdeti muhâfaza etmek işlemekten daha güçtür"
21/09/2019 Cumartesi Köşe yazarı A.D
Kişi riyâyı kalbinden çıkarmak için bütün gücüyle uğraşmalıdır. Buna
muvaffak olamazsa, bu takdîrde ibâdeti yine terk etmemelidir.
Kim amelinin karşılığını âhırette almak isterse yaptığını sırf Allah rızâsı
için yapmalıdır. Kimseden bir karşılık beklememelidir. Karşılık beklediğinde,
birçok zahmet çekerek yaptığı amel boşa gider. Bunun için yapılan ameli iyi
muhâfaza etmelidir. Nitekim, "İbâdeti muhâfaza etmek, işlemekten
daha güçtür" buyurulmuştur...
Halîfe Abdülmelik zamanında yaşayan birisi anlatıyor:
Mervan bin Abdülmelik ile bir savaşta bulunuyorduk. Yanımızda
uzun müddet kim olduğunu bilmediğimiz bir zât vardı. Gecenin çok az bir
kısmında uyuyor, diğer kısmını da ibâdetle geçiriyordu.
Sonradan bu zâtın Eshâb-ı kirâmdan olduğunu öğrendik. Bu zât şöyle anlattı:
Bir gün Peygamber efendimize sorduk:
- Yâ Resûlallah, kurtuluş ne iledir? Hangi amel ve hareketimiz bizi felâha,
kurtuluşa götürür?
- Allahü teâlâyı aldatmamaktır.
Eshâb-ı kirâm hayretle sordular:
- Yâ Resûlallah biz Allahü teâlâyı nasıl aldatabiliriz?
Peygamber efendimiz şöyle cevap verdi:
- Amellerinizi Allahü teâlânın emrettiği gibi yapar, fakat bu amellerle
Allahü teâlâdan başkasının teveccühünü beklerseniz O'nu aldatmış olursunuz.
Riyâdan sakınınız! Zîrâ o, Allaha şirk, ortak koşmaktır. Mürâî, kıyâmet günü
bütün mahlûkâtın önünde dört isimle çağırılır: Ey kâfir! Ey günahkâr! Ey zâlim!
Ey şaşkın!..
Ebû Bekir Vâsıtî hazretleri buyurdu ki:
- İbâdetleri riyâdan korumak daha güçtür. Çünkü, ibâdetler zora gelmeyen ve
çabuk kırılan cama benzerler. Camın ufak bir zorlamada kırılması gibi,
ibâdetler de riyâ karıştığında hemen kırılır, ibâdet olmaktan çıkar. Bundan
anlaşılıyor ki, riyâ, ibâdeti kırmakta, onu ibâdet olmaktan çıkarmaktadır.
Bunun için kişi riyâyı kalbinden çıkarmak için bütün gücüyle uğraşmalıdır. Buna
muvaffak olamazsa, bu takdîrde ibâdeti yine terk etmemelidir. Bu illetten
kurtarması için Allahü teâlâya duâ etmelidir. Tevbe etmelidir. Buna sabırla
devam ederse Allahü teâlâ kendisine ihlâsla amel yapmak nasîb eder.
Riyâ karışıyor diye ibâdeti terk etmek uygun değildir. Bir kimse
vaktiyle bir aşevi yapmıştı. Buradan yüzlerce fakir fukara karnını doyuruyordu.
Yaptıran kimse, bunu Allah için mi, yoksa gösteriş için mi yaptım, diye
endişeye kapıldı. O gece bir rüyâ gördü. Bir kimse kendisine dedi ki:
"Senin amelin Allah için değilse bile, yaptırdığın bu hayır
müessesesinde karnını doyuranların ettiği duâ Allah içindir. Elbette bunun
faydasını görürsün."
Allahü teala niyetlerimizi hâlis eylesin...