Kendi adını bile unuttu!
21/11/2020 Cumartesi Köşe yazarı A.U
Bir kimse Seyyid Ahmed Bedevî hazretlerine sû-i
zan ediyordu.
Gerçi Müslüman biriydi.
Birazcık ilmi de vardı.
Kendini âlim sanıyordu.
Hasedinden yapıyordu bunları.
Ama nereye kadar?
Tâ ki silleyi yiyene kadar.
Nitekim bu kötü davranışları yüzünden gadabına uğradı bu zâtın.
Bütün ilimler silindi hâfızasından.
En basit şeyleri de bilemez oldu.
Kendi adını bile unuttu.
İşte o zaman anladı hatâsını.
Kendi kendine;
"Ey ahmak nefsim! Büyük zâtlarda hatâ kusur aramak Müslümana yakışır
mı? Böyle büyük bir insan dünyâya az gelmişken, sen nasıl bu zâta sû-i zan
edersin. Sana yazıklar olsun" dedi.
Geldi nurlu türbesine.
Ve edeple diz çöküp;
“Efendim, bendeniz utanmadan size sû-i zan ettim. Ama şimdi çok pişmânım.
Himmet buyurun da, kurtulayım bu kötü hâlden” dedi.
Âdeta yalvardı.
O anda bir ses duydu.
Kabr-i şeriften geliyordu.
“Ey kişi! Bu hâlden kurtulursun, ama bir daha yapmamak şartıyla” diyordu.
O, bunu işitince;
“Peki efendim, söz” dedi.
"Bir daha yapmayacağım.”
O anda kurtuldu o hâlinden.
Unuttuğu bilgiler geri geldi hâfızasına.