"Allah'ım! Ondan aldığını geri ver!"
15/03/2023 Çarşamba Köşe yazarı V.T
Muhammed bin Ali Kettânî hazretleri evliyânın büyüklerindendir.
Aslen Bağdâtlı olup, ömrünün büyük bir kısmını Mekke'de geçirmiştir. Cüneyd-i
Bağdâdî'nin talebesidir.
Kettânî hazretleri şöyle anlatıyor:
Bir kere rüyâmda çok güzel bir genç gördüm. "Sen
kimsin?" diye sordum. "Takvâyım" dedi. "Nerede ikâmet
edersin?" deyince; "Dertlilerin kalbinde" dedi. Sonra diğer
tarafa baktığımda, çirkin, siyah bir kocakarı gördüm. "Sen kimsin?"
dedim. "Ben kahkaha, zevk ve keyifim" dedi. "Nerede ikâmet
edersin?" deyince; "Çok gülenlerin kalbinde" dedi... Uyandıktan
sonra hiçbir zaman kahkaha ile gülmemeye niyet ettim...
Bu mübarek zat, sohbetlerinde buyurdu ki: "Varlıklar dört kısımdır,
birincisi mâzûr olanlar; bunlar hayvanlardır. Akılları olmadığı için, emir ve
yasaklarla mükellef değildirler. İkincisi, imtihâna tâbi olanlar; onlar,
insanlardır. Bu dünyâda yaptıklarından âhirette hesap verecekler, amellerinin
karşılığını orada göreceklerdir. Üçüncüsü; hep ibâdet ve tâat (Allahü teâlânın
beğendiği iyi işler) üzere olanlardır ki, bunlar meleklerdir. Onlar, hiç günah
işlemezler. Devamlı, Allahü teâlâya kulluk edip, noksansız devâm ederler.
Dördüncüsü; İblis'tir ki, Allahü teâlânın lânetine uğrayıp, helâk olmuştur."
Bir gün Kettânî, namaz kılarken bir hırsız gelip, omuzundaki elbisesini aldı ve
satmak için pazara götürdü, ama eli derhâl kurudu. Ona; "Senin yapacağın
iş, bunu geri verip, sâhibinin duâsını almandır. Senin için duâ ederse, Allahü
teâlâ senin elini iyileştirir" dediler. Bunun üzerine hırsız geri
geldiğinde, Kettânî hazretleri hâlâ namazda idi. Aldığı elbiseyi Kettânî'nin
omuzuna koydu ve namazını bitirinceye kadar oradan ayrılmadı. Namazını
bitirince ayaklarına kapanarak yalvardı ve hâlini anlattı. O zaman Kettânî;
"Allah'a yemîn ederim ki elbisemin ne götürülmesinden, ne de getirilmesinden
haberim var" dedi ve; "Allah'ım! O, onu götürmüş ve getirmiş, sen de
ondan aldığını geri ver" diye duâ edince, hırsızın eli iyileşti...
Hazreti Kettânî anlatıyor: Bir gün yanıma ağlayarak bir fakir geldi ve;
"On günden beri karnım aç, arkadaşımdan birine karnım aç diye yakınmış,
sonra pazara gitmiştim. Yolda bulduğum (Allah tarafından gönderilen) bir dirhem
üzerinde şöyle yazıyordu: Hak teâlâ aç olduğunu bilmiyor mu ki, ona bu
şikâyette bulunuyorsun" diyordu!..