Dalâletten ve isyândan uzak olanlara ne mutlu...
18/03/2023 Cumartesi Köşe yazarı V.T
Ahmed bin Muhammed Sa'dân hazretleri
evliyânın büyüklerindendir. Bağdât’ta doğdu. Gençliğinde ilim
tahsili için İran’ın Rey şehrine gitti ve büyük âlim oldu. Cüneyd-i
Bağdâdî ve Ahmed Nûrî'nin rahmetullahi aleyhim sohbetlerinde yetişti. Şâfiî
mezhebinde idi. Amel ve ibâdetle ilgili çok güzel sözleri vardır. Uzun müddet
Tarsus'ta oturdu, konuşma ve hâlindeki kemâl ve olgunluk sebebiyle Bizans
İmparatoruna elçi gönderildi.
Allahü teâlânın
rızâsına ve sevgisine kavuşmak için; haramlardan, günahlardan ve bid'atlardan
mutlaka sakınmak lâzım olduğunu beyân ederdi. Buyurdu ki:
"Kim, Allahü
teâlâya kavuşmak isterse, bid'atten, dalâletten, isyândan ve gafletten uzak
dursun."
Herkesi münâkaşadan
meneder, ancak nasîhat için bir başkasına söz söylemeye izin verirdi. Yine
buyurdu ki:
"Bir kimse,
Allahü teâlâdan gâfil olduğu hâlde, münâzara etmek için oturursa, onun için üç
ayıp vukû bulur. Birincisi; münâzara ettiği kimseye cidâl ve bağırıp
çağırmaktır ki, o kişi bundan menedilmiştir. İkincisi; halka karşı kendini
üstün görmek sevgisi ki, o kişi bundan menedilmiştir. Üçüncüsü; münâzara ettiği
kimseye gadap, öfke ve kindir ki, o kimse bundan menedilmiştir. Allahü teâlâ
bunları haram kılmıştır."
"Ruhlar, nurdan yaratıldı ve karanlık heykellere, yâni bedenlerde
yerleştirildi. Ruh kuvvetli olursa, akıl ile hemcins olur ve ona Allahü
teâlânın nurları yağmaya başlar. Nefsin zulmeti gider. Böylece nefis, akıl ve
rûhun nurlarıyla rûhânî bir varlık olur ve nefis, rûh ile berâber aklın emrine,
yoluna girer. Ruhlar ise gelmiş oldukları gayb hazînelerine dönerler ve kaderin
akışını öğrenirler. Ruh, kaderden cereyân eden şeylere muttalî olup, öğrenince,
kazâ ve kaderden gelen her şeye râzı olur. İşte bu, rûhun hâllerinin
latîfelerinden birisidir."
"Allahü teâlâdan
ümit ettiği şeyler üzerine sabreden, O'nun fadl ve ihsânından
ümit kesmez. Kim bir şeyi kulağı ile dinlerse, o dinlediğini başkalarına
anlatır. Kim kalbi ile dinlerse, onu anlar ve kabûl eder. Kim işitip, öğrendiği
ile amel ederse, hidâyet bulur ve başkalarının hidâyete kavuşmasına sebep
olur."
"Nefsten gelen
arzu ve maksatları bırakmak, Allahü teâlâya kavuşmaya sebeptir."
"Şükür; Allahü teâlâdan nîmetler ve ihsânlar geldiği zaman şükrettiğin gibi, dert ve belâ hâlinde de öylece şükretmektir."