“Bunda bir sır var!..”
17/03/2023 Cuma Köşe yazarı A.U
Fakîr biri oltayla balık tutuyordu bir gün.
Pâdişah da oradan geçiyordu.
Bu garibe;
“Oltana
ilk takılan şey ne olursa, sana onun ağırlığınca altın vereceğim” dedi.
Oltaya bir kemik takıldı.
Ortası da delikti.
Hükümdâr;
“Ne
yapalım, şansın bu kadarmış” dedi.
Ve saraya geldiller.
Sultân, adamlarına;
“Bu
balıkçıya, elindeki kemiğin ağırlığınca altın verin!” dedi.
“Başüstüne” dediler.
Ve o kemiği alıp, terâzinin bir kefesine koydular.
Öbür kefeye de altın liralar koymaya başladılar.
Bir, beş, on.
Yirmi, elli, yüz...
Hayret, kemiğin bulunduğu kefe, yerinden oynamıyordu.
Görünüşte üç beş altın zor tartardı.
Altın koymaya devam ettiler.
Kefe doldu. Altınlar taştı.
Ama "kemik" tarafı
bir milim bile oynamadı.
“Bunda
bir sır var” dediler.
Bir âlim zât çağırıp;
“Bu işin sırrı nedir?” dediler.
Âlim, şöyle bir bakıp;
“Bu
kemik, açgözlü bir insanın göz çukurudur. Bunu tartmak için bütün hazîneyi
koysanız, tartamazsınız” dedi.
“Neden?” deyince de;
“Çünkü
bu, doymaz. Bunu ancak bir avuç toprak doyurur” dedi.
Hemen koştular.
Bir avuç toprak getirip öbür kefeye koydular.
Kefe ânında yukarı kalktı!..