Duânın kabul olması için...
22/07/2019 Pazartesi Köşe yazarı V.T
Duâ, saadete kavuşturan kapının anahtarıdır. Bu anahtarın dişleri, helâl
lokmadır.
Seyyid Alizâde Ya’kûb Efendi Osmanlı âlimlerindendir. 931 (m. 1524) senesi
hac dönüşü, Mısır’da vefât etti. Rükn-ül-İslâm Muhammed İbni Ebû Bekr’in
“Şir’at-ül-İslâm” adındaki eserine güzel bir şerh yazdı. “Mefâtîh-ül-Cinân ve
mesâbîh-ül-Cenân” isimli bu eserden bazı bölümler:
Hadîs-i şerîfte; “Duâ etmek ibâdettir” buyuruldu. Kabul olmazsa
da sevap hâsıl olur. Duânın kabul olması için şartlar vardır. Helâl
yemelidir. Haram lokma yiyenin duâsı, kırk gün kabul olmaz. Duâ; ihtiyâcı
gideren, saadete kavuşturan kapının anahtarıdır. Bu anahtarın dişleri, helâl
lokmadır. Giydiği de helâlden olmalıdır. Hazer olmayan, menedilmiş olmayan mala
helâl denir. Şüpheli olmayan mala tayyib denir.
Duâ ederken, kalb uyanık olmalı, kabul edileceğine inanmalıdır.
Söylediğinden haberi olmayan gâfilin duâsı kabul olmaz. Duâdan evvel, tövbe ve
istiğfar etmelidir. Duânın kabulü için acele etmemelidir. Duâya devam etmeli,
usanmamalıdır. Allahü teâlâ duâ etmeyi ve duâ edeni sever. Kabul ettiği hâlde,
istenileni vermeyi geciktirerek, duânın ve sevâbın çok olmasını ister. Duâyı,
hiç olmazsa, yedi kerre tekrar etmelidir. Rahat ve huzur zamanlarında çok duâ
edenin, dert ve belâ zamanlarındaki duâları çabuk kabul olur.
Duâdan evvel, Allahü teâlâya hamd ve Resûlullaha salât ve selâm
söylemelidir. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem), duâya
başlarken; “Sübhâne Rabbiyel aliyyil a’lel-Vehhâb” derdi. Evvelâ,
günahlarına tövbe etmeli, sonra bütün müminlerin sıhhat ve selâmetleri için duâ
etmeli ve her dileğini söyleyip, vermesini cân-ı gönülden istemelidir. Kalbine
gelen hayırlı şeyi istemelidir. Duâ, bir temenni olmamalı, istediği şeye
kavuşturacak sebeplere yapışmalıdır. Meselâ, önce tâat ve ibâdetlere sarılmalı,
sonra Allahü teâlânın rızâsına kavuşmak için duâ etmelidir. Tâatler ve
ibâdetler, rızânın ve muhabbetin sebepleridir. Sebeplere yapışmadan yapılan
dua, kabul olmaz. Buna dua denmez. Faydasız temenni denir.
(Ümit edilmeyen şeyi istemeye, temenni denir. Ümit edilen şeyi
istemeye recâ denir.) Allahü teâlâdan istenilen şeyin sebeplerine kavuşmayı
dilemelidir. Hadîs-i şerîfte “Çalışmadan duâ eden, silahsız harbe giden
gibidir” buyuruldu.
Abdest alıp, diz üstüne kıbleye karşı oturup, elleri göğüs hizasından ileri
uzatıp, avuçlarını semâya karşı açıp, Peygamberlere ve evliyâya tevessül
ederek, onların hatırları ve hürmetleri için istemeli, sonunda “Âmin”
demelidir.