"Bir çocuğum olur ve yaşarsa..."
22/11/2023 Çarşamba Köşe yazarı A.U
Mısır’da vefât
eden Seyyid Ahmed Rıfâî hazretleri zamânında bir kadının doğan
çocukları ölüyordu.
Hem de doğar doğmaz.
Onun için üzülüyordu!
Nihâyet adak
yapıp “Yâ Rabbî! Bir çocuğum olur ve yaşarsa, onu Hazret-i Seyyid'in
hizmetine vereceğim” dedi.
Bir sene geçti.
Ona, bir “kız
evlâdı” verdi Hak teâlâ.
Ama sevinemedi
kadıncağız.
Zîra sırtı kamburdu.
Ayakları da sakat.
Büyüyünce, diğer
çocukların “alay konusu” olmuştu zavallı.
Bir gün Ahmed Rıfâî
hazretleri bu beldeye gelmişti. Onu, köyün dışında karşıladı köylüler.
Bu kadın da vardı.
Çocuk da yanındaydı.
Sakat kız, bu büyük velînin yanına sokuldu ve fırlayıp öpüverdi elini.
Sonra da ağladı!
Ve bu büyük zâta;
“Efendim, ben doğuştan
kambur ve topalım. Arkadaşlarım benimle alay ediyorlar. Duâ edin de bu hâlden
kurtulayım” diye yalvardı.
Günahsızın sözü tesir
etmişti ona.
Ağlayıp gözyaşları
aktı yanaklarına!
Başını şefkatle
okşadı.
Sırtını, ayaklarını
sıvazladı.
Ve içinden;
"Yâ Rabbî! Şu
günahsız yavruya şifâ ver, kurtar onu bu dertlerden" diye duâ etti.
O anda bir kerâmet
zuhur etti.
Kızın kamburluğu
gitti.
Sakatlığı düzeldi.
Normal hâle geldi.
Kerâmeti yaratan,
Allahü teâlâdır.