"Kâfire, ölümden daha kötü bir şey olamaz!.."
14/03/2020 Cumartesi Köşe yazarı V.T
"Kâfir, Allahü teâlâya kavuşmayı istemez. Allahü teâlâ da, ona
kavuşmayı istemez.”
İsmail bin Iyaş hazretleri hadis hafızıdır. 108'de (m. 726) Şam’da doğdu.
Zamanın büyük muhaddislerinden ilim tahsil etti ve yüz binden ziyade hadis
ezberleyerek hafız oldu. İbn-i İshak, Süfyân-ı Sevrî, Abdullah bin Mübarek
gibi büyük âlimler ondan istifade ettiler.
Bu mübarek zat 181'de (m. 797) vefat etti. Şöyle nakletmiştir:
Ebû Sa’îd-i Hudrî (radıyallahü anh) rivâyet etti: Resûlullah efendimiz
(sallallahü aleyhi ve sellem); “Yollarda oturmaktan
sakınınız” buyurunca, Eshâb-ı kirâm (radıyallahü anhüm) “Biz oralarda
oturarak meselelerimizi konuşuyoruz. Oralar bizim meclisimizdir” diye arz
ettiler. Bunun üzerine Resûlullah efendimiz; “Öyleyse böyle yerlere
geldiğiniz zaman, yola hakkını verin” buyurdu. Eshâb-ı kirâm (radıyallahü
anhüm) “Yolun hakkı nedir?” diye sorduklarında, Resûlullah
efendimiz; “Harama bakmamak, eziyet vermekten sakınmak, verilen selâmı
almak, iyiliği emredip, kötülükten menetmek” buyurdu.
Ubâde bin Sâmit (radıyallahü anh) rivâyet etti. Resûlullah efendimiz
buyurdu ki: “Kim Allahü teâlâya kavuşmayı isterse, Allahü teâlâ da ona
kavuşmayı ister. Kim Allahü teâlâya kavuşmayı istemezse, Allahü teâlâ da ona
kavuşmayı istemez." Âişe (radıyallahü anhâ) veya Peygamber
aleyhisselâmın temiz zevcelerinden diğer biri; “Fakat, biz ölümü istemiyoruz”
dedi. Bunun üzerine Resûlullah efendimiz; “Öyle değil, lâkin mümine ölüm
gelip, Allahü teâlânın rızâsı ve keremi ile müjdelendiği zaman ona, ondan daha
sevgili bir şey olmaz ve bu sebeple Allahü teâlâya kavuşmayı ister. Allahü
teâlâ da ona kavuşmayı ister. Kâfir olana ölüm geldiği zaman, Allahü teâlânın
azâbı kendisine bildirilir. Ona önündeki şeyden (ölümden) daha kötü
bir şey olmaz. Bu sebeple Allahü teâlâya kavuşmayı istemez. Allahü teâlâ da,
ona kavuşmayı istemez” buyurdu.
Hazret-i Ebu Talha (radıyallahü anh) anlatır: Bir gün Resulullah efendimiz
sevinçli olarak gelip buyurdu ki: “Cebrail bana gelip, şu müjdeyi verdi: Ya
Resulallah! Rabbin, (Sana bir defa salevat okuyana, ben on salat okurum. On
defa rahmette bulunur, on günahını affeder, on derece yükseltirim. Sana bir
defa selam veren herkesin selamına da, ben on defa selam ile karşılık
veririm. Bu sana ikram olarak yetmez mi, razı olmaz mısın?) dedi. Ben
de, razı olurum dedim.”