Tasavvuf ehlinin kalbinde kir ve kötülük olmaz
23/07/2019 Salı Köşe yazarı V.T
Mutasavvıflar, mutlak suskunluk içindedirler ve ilâhi nûrun etkisi altında
şaşkın bir vaziyettedirler.
Şeyh Abdüsselâm hazretleri Hindistan’da yetişen evliyânın büyüklerindendir.
907 (m. 1501)’de doğdu. Şah Nizâm Nârnûlî’den hilâfet aldı. 1033 (m.
1623)’de vefât etti. Bir sohbetinde talebelerine şunları anlattı:
Tasavvuf yoluna girmek için önce tövbe lazımdır. Altı çeşit tövbe vardır:
1. Kalb ile tövbe: Kalben bütün kötü arzularını firenler ve önler.
Kıskançlığı ve nefsin diğer arzularını öldürür. Kul ile Allahü teâlâ arasındaki
perdelerin kalkmasına yardım eder.
2. Dil ile tövbe: Kötü sözler söylemekten dili alıkoymak ve onu devamlı
Allahü teâlâyı zikre ve Kur’ân-ı kerîm okumaya alıştırmak demektir. Muhabbet
yolunda sâdece diline hâkim olabilen ve onu zikirde kullananlar muvaffak
olurlar. Tek başına kalb ile tövbe, Allahü teâlâya kavuşmak için yeterli
değildir. Kulaklar, gözler, eller ve nefis kalbin kölesidirler. Bu yüzden
bunlar, dil ile yapılan tövbe ile kontrol edilebilirler.
3. Göz ile tövbe: Harama bakmamak ve başkalarının kusurlarını görmemektir.
4. Kulak ile tövbe: Sûfîlerin kulağı, Allahü teâlânın zikrinden başka bir
şey duymamalıdır.
5. Ayak ile tövbe: Ayakları haramlardan ve kötülüklere gitmekten
korumaktır.
6. Nefis ile tövbe: Nefsin arzularını firenleyerek yapılan tövbedir. Bu
tövbelerin dışında; tövbe-i hâl, tövbe-i mazi ve tövbe-i müstakbel olmak üzere
üç tövbe daha vardır.
Tövbe-i hâl: Yeni işlediği günahlara tövbe etmek ve ileride işlememeye
yemîn etmektir.
Tövbe-i mazi: Geçmişte yapmış olduğu günahlar için tövbe etmektir.
Tövbe-i müstakbel: Gelecekte hiç günah işlememek için Allahü teâlâya
yalvarmaktır...
Sûfî’nin, kalbinde hiçbir kir ve kötülük olmaz. Tasavvuf, Allahü teâlâ ile
yakın dostluk demektir. Sûfîler, mutlak suskunluk içindedirler ve ilâhi nûrun
etkisi altında şaşkın bir vaziyettedirler. Bir sûfide şu vasıflar bulunmalıdır:
1- Allahü teâlâya muhabbet ve bağlılığından dolayı, kendini ve dünyâyı
unutmalıdır.
2- Ne kadar ciddi olursa olsun, başkalarının kusurlarını görmezden
gelmelidir.
3- Harama gözlerini kapamalıdır.
4- Bütün istenmeyen şeyleri duymamalı, kötü şeylere karşı sağır
olmalıdır.
5- Dilsiz olmalı, söylenmeyecek sözleri söylememelidir.
6- Seni, her an arzulanmayan yerlere sürüklemeye çalışan alçak
nefsinin peşinden koşmamalısın.
Eğer bu sıfatlar bir sûfîde yoksa, o düpedüz bir yalancı sahtekârdır. Dünyâ
malına ve şerefine sâhip olmayı arzulayan bir sûfi, sûfî değildir. O,
sûfilere kötülük getiren bir aldatıcıdır.