Mu'tezile, Cebriyye ve Ehl-i sünnet fırkası...
24/11/2020 Salı Köşe yazarı V.T
İnsanların yaptığı işlerde, irâdelerinin tesîrini bildirmek bakımından,
başlıca üç yol vardır...
Ahmed ibn-i Zübeyr es-Sekafî hazretleri tefsir, hadis ve fıkıh âlimidir.
627'de (m. 1230) Endülüs’te (İspanya) Ceyyân'da (Jean) doğdu. Şehrin düşman
işgaline uğraması üzerine Mâleka'ya (Malaga) göç etti. Burada ve Gırnata'da
(Granada) pek çok âlimden istifade etti. 708'de (m. 1308) Gırnata'da vefat
etti.
Bu mübarek zat buyurdu ki:
İnsanların yaptığı işlerde, irâdelerinin tesîrini bildirmek bakımından,
başlıca üç yol vardır: (Mu'tezile) fırkası, (Cebriyye) fırkası, (Ehl-i sünnet)
fırkası. Mu'tezile mezhebine göre, Allahü teâlâ insanlara kudret ve irâde
vermiştir. İnsanlar bütün işlerini kendileri yaratır. (Kul, fiilinin hâlıkıdır)
derler.
Cebriyye fırkasından olanlar, insanda irâde ve ihtiyâr, yâni seçmek ve
dilemek yoktur, her işini Hak teâlâ yapar dediler. Cebriyye fırkasının yanlış
yolda olduğu, âyet-i kerimelerden açıkça anlaşılmaktadır. Ahkâf sûresinin
ondördüncü âyetinde meâlen, (Yapmış oldukları iyiliklerin karşılığını görürler)
buyuruldu. Kehf sûresinin yirmidokuzuncu âyetinde meâlen, (İsteyen inanır,
isteyen inanmaz. Biz, zâlimler [yâni inanmayanlar] için ateş hazırladık)
buyuruldu. Nahl sûresinin otuzüçüncü âyetinde meâlen, (Allahü teâlâ onlara
zulmetmedi. Onlar [küfrederek ve günah işleyerek] kendilerine zulmettiler)
buyuruldu.
İnsanlarda ihtiyâr etmek, seçmek kuvveti bulunmasaydı, Allahü teâlâ bu
âyet-i kerimede, (Onlar, kendilerine zulmeyledi) demezdi. Hâlbuki, Allahü
teâlâ, emirleri ve yasakları yapabilecek kadar insanlara ihtiyâr ve kuvvet
vermiştir. İnsanlarda dilemek, istemek yoktur derken, her diledikleri kötülüğü
yapıyorlar.
Tûr sûresinin yedinci âyetinde meâlen, (Allahü teâlânın azâb yapacağı gün
elbette gelecektir. Onu kimse önleyemez) buyuruldu.
Cebriyye fırkası, insanlarda ihtiyâr yoktur dediği için ve Mu'tezile
fırkası ise kaza ve kadere inanmadıkları için, doğru yoldan saptılar. İkisinin
arasında kalan doğru yolu bulmak, (Ehl-i sünnet) âlimlerine nasip oldu.
En'âm sûresi yüzkırksekizinci âyetinde meâlen, (Müşrikler diyeceklerdir ki, eğer Allahü teâlâ dilese idi, biz ve babalarımız müşrik olmazdık, kendiliğimizden bir şeyi haram etmezdik) buyuruldu. Bu âyet-i kerimede bildirildiği gibi, kâfirler ve müşrikler, Allah bizim küfür ve şirk yapmamızı dilemiş diyorlar. Allahü teâlâ, onların bu sözlerini, bahânelerini kabul etmeyecektir. Böyle sözleri, câhil ve ahmak olduklarını göstermektedir.