"Ona söyle, köyüne gidip ayran içsin!.."
26/07/2019 Cuma Köşe yazarı A.D
Anadolu'dan bir kimse Medîne'ye gidip senelerce orada kaldı,
evlendi. Peygamber efendimizin hucre-i saâdetinde belli bir hizmet
yapardı...
Peygamber efendimizin kabr-i şerîfini ziyâret ederken çok dikkat etmeli,
edebe uymayan yanlış bir iş yapmaktan çok sakınmalıdır. Edebe riâyet edemeyenin
Medîne'de çok kalması uygun olmaz.
Abbâsî halîfelerinden Ebû Cafer Mensûr, Mescid-i Nebevî içinde yüksek sesle
konuşuyordu. İmâm-ı Mâlik hazretleri müdahale edip buyurdu ki:
-Ey Mensûr! Burası Mescid-i Saâdettir. Hafif sesle söyle...
Hak teâlâ, (Sesinizi Resûlullahın sesinden daha yüksek
yapmayınız!) buyurmuştur. (Resûlullahın yanında hafif sesle
konuşanlar) meâlindeki âyet-i kerîme ile de, hafif sesle konuşanları
övmüştür. Resûlullaha öldükten sonra saygı göstermek, sağ iken göstermek
gibidir...
Anadolu köylerinden bir kimse Medîne'ye gidip senelerce orada kaldı,
evlendi ve Peygamber efendimizin hucre-i saâdetinde belli bir hizmet
yapardı... Bir gün ateşli bir hastalığa yakalandı. Canı soğuk bir ayran
içmek istedi. Gönlünden "Eğer köyümde olsaydım, bir ayran yapıp serin
serin içerdim" düşüncesini geçirdi... O gece, Peygamber
efendimiz, Şeyh-ul-Harem'e rüyâda görünüp, o kimsenin yaptığı işin başkasına
verilmesini emir buyurdu. O da "Yâ Resûlallah! O hizmeti, ümmetinden falan
kimse yapmaktadır" dedi. Bunun üzerine Peygamber efendimiz "O
kimseye söyle, köyüne gidip ayran içsin!" buyurdu... Ertesi
gün, bu emir o kimseye bildirilince, köylü baş üstüne deyip memleketine gitti.
Yani hizmetten mahrum kaldı...
Peygamber efendimizin kabrini ziyâret etmek çok şerefli bir
ibâdettir. Ziyâret esnasında, başkalarının işine karışmamalıdır. Peygamber
efendimizin, âşıklarının temiz kalplerinden çıkan sözler, edebe, saygıya aykırı
görünse de, bunlara bir şey dememeli, susmalıdır...
Resûlullahın âşıklarından biri, bir gün Kabr-i şerîfin yanında her sabah
ezân okur, "namaz uykudan daha hayırlıdır" derdi. Mescid-i
Nebî hizmetçilerinden birisi, "Resûlullahın huzûrunda terbiyesizlik
yapıyorsun" diyerek bunu dövdü. Bu da "Yâ Resûlallah! Yüksek
huzûrunuzda adam dövmek, sövmek edepsizlik sayılmaz mı?" dedi.
Sonra çok ağladı. Biraz sonra, dövenin felç olduğu, elinin ayağının tutmadığı
görüldü. Üç gün sonra da öldü...
Aç olan bir fakir, Peygamber efendimizin kabr-i şerîfine gelerek "Yâ
Resûlallah! Karnım açtır" dedi. Sonra bir köşeye oturdu. Az
sonra, birisi gelip fakiri evine götürdü. Karnını doyurdu. Fakir yaptığını ona
anlatınca o zat da şöyle dedi: "Kardeşim, çoluk çocuğundan
ayrılıp, uzak yollardan sıkıntılar çekerek Resûlullahı ziyârete geldin. Bir
lokma ekmek için Resûlullahın huzûruna çıkmak yakışır mı? O yüksek huzûrda,
Cenneti ve sonsuz nimetleri istemeli idin. Burada istenilen şeyleri Allahü
teâlâ reddetmez..."