"Bu niçin dileniyor?"
27/11/2020 Cuma Köşe yazarı A.U
Evliyânın büyüklerinden Abdullah-ı
Mürteiş hazretleri, henüz genç iken evinin önünde oturuyordu.
Biri gelip para istedi ondan.
O ise bir şey vermedi.
Zîra ona şöyle bir baktı.
Yeni bir elbise vardı üzerinde.
Hiç de fakîre benzemiyordu.
Kalbinden;
"Bu niçin dileniyor? Yaşı henüz genç, sakat değil, elbisesi yeni. Bu
hâlde dilenmek ona yakışıyor mu?" diye geçirdi.
O genç de, ayrılıp gitti.
Eli boş, boynu büküktü.
Üstelik kalbi de kırılmıştı.
O anda kalbi değişti birden.
Pişmân oldu öyle düşündüğüne.
Peşinden koştu hemen.
Ama göremedi onu.
Kendi kendine;
"Ey nefsim, niçin kırdın onu? Rabbimiz rızık gönderirken bakıyor mu
kullarının günâhına? Belki de o, Allahın sevgili bir kuluydu" diye düşündü.
Ve öylece uyuyakaldı.
Rüyâda Hazret-i Alî'yi gördü.
Yanında, o fakîr de vardı.
Alî bin Ebî Tâlip;
“Niçin üzdün bu genci? Paran da vardı hâlbuki. Parası varken fakîre
vermeyeni, Allahü teâlâ sevmez” buyurdu.
O anda uyandı uykudan.
“Eyvâh ben ne yaptım” dedi.
Ve fırladı yataktan.
Dünyâlık nesi varsa dağıttı.
Bağdat medresesinde on beş sene ilim tahsil etti. Sonra, Ebû Hafs-ı Haddâd hazretlerini tanımakla şereflendi.