"O, bizi mahrum etmez!"
27/12/2020 Pazar Köşe yazarı A.U
Habîb-i Acemî hazretleri, Fırat Nehri kıyısındaki kulübesinde devamlı ibâdet
ederdi.
Hanımı bir gün dedi ki:
“Hiç erzakımız kalmadı.”
O ise, cevap vermedi.
“Ben işe gidiyorum” dedi.
Ve konuşmadan çıktı evden.
Doğruca kulübesine geldi.
Akşama kadar ibâdet etti.
Akşam eve gelince;
“Hanım üzülme! Zîra öyle bir zâta hizmet ediyorum ki, çok cömert, pek kerîm
ve şefkati boldur. Bugün Onun hizmetinden hiç ayrılmadım. Bir şey istemeye de
utandım. Ama ümit ediyorum ki, O, bizi mahrum bırakmaz” dedi.
Aradan birkaç gün geçti.
Bir akşam eve yaklaşıyordu ki, nefis yemek kokuları geldi burnuna.
Zevcesi Onu karşıladı.
Ve sevinçle dedi ki:
“Efendi! Hizmet ettiğin o zât, gerçekten cömert bir zâtmış.”
“Hayrola ne oldu?”
“Daha ne olsun. Öğle üzeri beyazlar giymiş, yüzleri nurlu birileri geldi
bize. Her biri erzak yüklü çuvalları sırtlamışlar ki, undan, ete kadar her şey
vardı içinde” dedi.
Habip sordu:
“Bir şey dediler mi?”
“Evet, dediler. Bunları, beyinin hizmet ettiği zât gönderdi ve Habîb hizmetini arttırırsa, biz de onun ücretini arttırırız diye haber göndermiş” dedi.