Nefsinin peşine düşenin başına çok belâlar gelir!
18/02/2023 Cumartesi Köşe yazarı V.T
Saîd el-Nibâcî hazretleri evliyânın büyüklerindendir. Basra
yakınlarında Nibâc köyünde doğdu. Hicrî üçüncü asrın ilk yarısında vefât etti.
Evliyânın meşhurlarından Zünnûn-i Mısrî’nin talebesidir. Ahmed bin
Ebi'l-Havârî, Amr bin Osman Mekkî, Ebû Saîd Harrâz gibi âlim ve velîler onun
talebelerindendir. Buyurdu ki:
"Allahü teâlâdan gelen şeyleri, nîmetleri ve kendisinden
Allahü teâlânın neyi istediğini bilmeyen kimse, kalbini perdelemiş olur. Kim
nefsinin isteklerine kavuşmak için acele ederse, iyiliklere kavuşma yollarını
keser. Kim nefsinin her istediğini yer ve bunların peşine düşerse, o kimsenin
başına çeşitli belâlar gelir. Allahü teâlâyı unutmak, O'ndan gâfil olmak,
Cehennem'e girmekten daha şiddetli bir hâldir. Allahü teâlâdan başka şeyleri
anmak, onlardan bahsetmek kalpte kasvete, katılığa sebeb olur. Şeytan; 'Kim
bana karşı kendini benim tuzağımdan kurtardığını zannederse, ben onu ucub ile
yâni kendini beğenmekle tuzağıma düşürürüm' demiştir."
"Müminin bilmesi gereken beş haslet vardır ki, şunlardır: Birincisi,
Allahü teâlâyı bilmek, tanımak, mârifetullah. İkincisi, hakkı, hukûku tanımak,
gözetmek. Üçüncüsü, yapılan işte, amelde ihlâslı olmak, sırf Allah için yapmak.
Dördüncüsü, sünnet ile amel etmek, sünnete uymak. Beşincisi, helal yemek. Eğer
Allahü teâlâyı bilir fakat hakka, hukûka riâyet etmezse, bu bilmesinden bir
fayda elde edemez. İhlâsla amel, iş yapmazsa tanıması, bilmesi ona yine fayda
vermez. Sünnete uymazsa ve helal yemezse, yine Allahü teâlâyı bilmesinden fayda
elde edemez. Eğer yediği helalden olursa kalbinde bir safâ, temizlik hâsıl
olur. Bu temizlik ile dünyâ ve âhiret işlerini görür. Eğer yediği şüpheli ise
yediği şüpheli şeyin mikdârı kadar da işleri şüpheli olur. Yediği haramdan
olursa, onun dünyâ ve âhiret işleri karanlık olur. İnsanlar böyle bir kimseyi
gözü görüyor diye vasıflandırsalar bile aslında o kördür. Tövbe edinceye kadar
da bu mânevî körlükten kurtulamaz."
"Fudayl bin İyâd hazretlerine; 'İnsan Allahü teâlânın
muhabbetinde ne zaman son dereceye ulaşır?' diye sorulunca; 'Allahü
teâlânın vermesi ile vermemesi o insan yanında müsâvî olduğu zaman' (Her
hâlükârda râzı olduğu zaman) diye cevap vermiştir."
"Rızkını Allah'a havâle edip, yalnız O'ndan bekleyenin ahlâkı güzelleşir, harcarken cömert olmak ona zor gelmez, namazda dünyâ malı için vesveseye düşmez."