Tesettür İslam'ın şartı mıdır?
30/09/2019 Pazartesi Köşe yazarı R.A
Tesettürün farz olduğuna inandığı hâlde, çeşitli sebeplerle tesettüre
riâyet etmeyen, örtünmeyen dinden çıkmaz, günâhkâr bir Müslümân olur.
Evet, tesettür (örtünme), erkeklere de, kadınlara da farzdır. Hem
erkeklerde, hem de kadınlarda, belli yerlerin örtülmesinin farz olduğunu kabul
etmek, İslâmın yani Müslümân olmanın şartlarındandır.
Kadınların, vücut hatlarını [kaba avret yerlerini, şekli ve rengi] belli
olmayacak tarzda, herhangi bir elbise ile örtmeleri farzdır. İslâm dîni,
kapanmayı emretmiş, ama belli bir örtü şekli bildirmemiştir. (ed-Dürerül-mültekıte)
Kur’ân-ı kerimde, kadınların tesettürü (örtünmeleri), kesin olarak
emredilmiştir. Allahü teâlâ meâlen buyurmuştur ki:
“Mü’min kadınlara söyle: [Yabancı erkeklere bakmaktan] sakınsınlar,
ırzlarını korusunlar, [el, yüz gibi] görünen kısmı hâriç,
ziynetlerini [saç ve gerdân gibi ziynet takılan yerleri] göstermesinler,
başörtülerini yakalarına kadar koysunlar [saç, kulak ve
gerdânlarını] örtsünler.” [Nûr, 31]
“Ey Nebî, hanımlarına, kızlarına ve mü'minlerin kadınlarına [dışarı
çıkarken] cilbâblarını [dış kıyâfetlerini] giymelerini
söyle! Bu, onların tanınıp, ezâ görmemelerine daha uygundur.” [Ahzâb,
59]
Tesettürle ilgili âyet-i kerîmeleri, Peygamber Efendimiz açıklamış, âlimler
de bizlere bildirmişlerdir. Âyet-i kerîmeleri kendi bâtıl, indî görüşüne
göre tefsîr edip bu farzı inkâr etmek küfürdür.
Hanımlarda, el ve yüz müstesnâ, bütün vücut, avret mahalli kabul
edilmektedir. Buraların namazda da, namaz dışında da örtülmeleri farzdır.
Sâdece namaz kılan Müslümânların değil, namaz kılmayan Müslümânların da
tesettüre riâyet etmeleri şarttır.
Erkeklerin 3 mezhebe (yani Hanefî, Mâlikî ve Şâfiî mezheplerine) göre,
ana hatlarıyla, göbek ile diz kapak arasını örtmeleri emredilmiştir. Hanbelî
mezhebinde ise, sev’eteyn denilen iki kaba avret mahallinin örtülmesi
farzdır.
625 ve 627 yılında kadınlara örtünme emirleri geldi.
Kadınların Peygamber Efendimize gelerek suâl sormaları, oturup onu
dinlemeleri, hicâb âyeti gelmeden önce idi. Ondan önce tesettür, henüz
emredilmemişti.
Hicâb âyeti gelince, kadın ve erkekler artık bir arada oturmadılar.
Kadınlar, soracaklarını, Zevcât-ı tâhirâttan sorup öğrendiler.
Resûlullah Efendimiz, 632’de vefât etti. Demek ki Peygamber
Efendimiz, tesettür âyetinden 5 yıl sonra vefât etti. Önceki hayâtını
anlatıp, “Resûlullah kadınlarla oturup konuşurdu, kadınlar açık
gezerlerdi” demek yanlış olur.
Tesettürü inkâr eden bir kimse, dînden çıkar mı?
Tesettürün, İslâm dîninin bir emri olduğunu inkâr eden bir erkek veya
kadın, dînden çıkar, İslâmiyetle alâkası kalmaz. Ama tesettürün farz
olduğuna inandığı hâlde, çeşitli sebeplerle tesettüre riâyet etmeyen,
örtünmeyen dinden çıkmaz, günâhkâr bir Müslümân olur.
Bir kadın açık gezse kâfir olmaz. Fakat kapanmanın lüzumsuz olduğunu
söylerse, o zaman kâfir olur. Günâh ile küfür farklı şeylerdir; bunları
birbirinden iyi ayırmak lâzımdır.
[Yarın inşallah konumuza devam edelim.]