“Nasıl duâ istiyorsun?”
23/04/2024 Salı Köşe yazarı A.U
Aslen Mervli olup Basra’da yaşayan Mansur bin Ammâr hazretlerinin
zamânında bir zengin vardı ki, devamlı içki içip eğlenirdi.
Bir gün kölesine “dört gümüş” verip “Git bana
meze al” dedi.
Kölesi “peki” dedi.
Ve çıktı evden...
Çarşıya giderken bir “kalabalık” gördü. Bir kişi
sohbet ediyor, halk dinliyordu. Bu zât, Mansur bin Ammâr hazretleriydi.
Ayaküstü dinledi.
Büyük haz aldı.
İlerleyip tam önüne oturdu bu velînin.
Hazret-i Mansur, bir fakîri gösterip “Ey
insanlar! Kim bu fakîre dört gümüş verirse ona dört şey için duâ edeceğim” dedi.
Köle, önce davrandı.
Elinde dört gümüş vardı..
Onları verdi o fakîre.
Büyük velî sordu:
“Nasıl duâ istiyorsun?”
Arz etti ki: “Efendim günahlarına tövbe etsin, sonra
beni kölelikten âzâd eylesin. Ayrıca bana dört yüz gümüş versin ve Allah
ikimizi de affeylesin.”
Büyük velî duâ etti...
Köle de ayrılıp gitti...
Efendisi ona sordu ki:
“Nerede kaldın?”
Köle başından geçenleri anlatıp da aldığı duâları
söyleyince duygulandı!
Hemen tövbe etti...
Onu kölelikten âzâd etti.
Ve dört yüz gümüş verdi.
Sonra da el kaldırıp “Yâ Rabbî! Ben üçünü
yerine getirdim. Dördüncü sendendir, bizi affet” dedi.
O anda bir “ses” duydu...
Kulak verdi ki;
“Sen vazîfeni yaptın.
Allahü teâlâ ikinizi de bağışladı!” diyordu.