“Şimdi anladın mı sebebini?”
01/11/2020 Pazar Köşe yazarı A.U
Bir kimsenin ağır bir hastası vardı.
Yâni adam, ölüm yatağındaydı.
O kimse, bu hastasını sırtladı.
Geldi Abdullah Dehlevî hazretlerine.
Ve bu zâta arz etti ki:
“Efendim, hastamız ağırlaştı. Bir duâ etseniz de şifâ bulsa”
Mübârek, bir nazar etti o hastaya.
Bir şeyciği kalmadı adamın.
Fırlayıp kalkta ayağa.
Şifâya kavuştu tamâmen.
Böyle binlerce hasta, bu zâttan duâ alıp, şifâya kavuşurlardı o devirde.
Hasta olan, bu zâta giderdi.
Onun bir duâsı ile şifâ bulurdu.
Kendisinin de hastalıkları vardı.
Bunlardan üçü çok mühimdi.
Hep özürlü kılardı namazlarını.
Bir sevdiği, bu zâta gelip;
“Efendim, kim hasta olsa, kapınıza gelip sizden duâ istiyor ve şifâya
kavuşuyorlar. Ama sizin de hastalıklarınız var. Hikmeti nedir ki, kendinize duâ
etmiyorsunuz?” dedi.
Büyük velî, ona;
“Onlar dertlerinden kurtulmak istiyorlar. Biz de onlara duâ ediyoruz.
Cenâb-ı Hakk onlara şifâ ihsân ediyor” buyurdu.
Ve ardından;
“Ama biz, hâlimizden râzıyız. Çünkü Rabbimiz gönderiyor onları. Hem dert ve
belâ, Sevgilinin kemendidir ki, sevdiklerini bu kementle tutup kendine
çekiyor” buyurdu.
Ve sordu ona:
“Şimdi anladın mı sebebini?”
Adamcağız arz etti ki:
“Anladım efendim, Allah râzı olsun.”