"Güzel ahlâk sâhibi olmak nasıl olur?"

04/04/2023 Salı Köşe yazarı V.T

İbrâhim bin Muhammed Fezârî hazretleri İslâm âlimlerinden ve büyük velîlerden olup "Ebû İshâk" künyesiyle meşhur olmuştur. Kûfe'de doğdu. Şam'a gelerek, o beldenin âlimlerinden ilim tahsîl etti. Tâbiînden İmâm-ı Mâlik, Süfyân-ı Sevrî gibi büyüklerle görüşüp, onlardan ilim öğrendi ve hadîs-i şerîf rivâyet etti. İmâm-ı Evzâî hazretlerinin sohbetlerinde bulundu. halîfe Hârûn Reşîd, insanlara İslâmiyeti anlatması için onu Bağdât'a dâvet etti. Daha sonra Adana’da Misis kasabasına giderek oraya yerleşti. 802 (H.186) senesinde orada vefât etti.

 

Kendisine; "Güzel ahlâk sâhibi olmak nasıl olur?" diye soruldu. Bunun üzerine; "Evliyânın haklarına riâyet etmek, dostlar ile iyi geçinmek, küçüklere nasîhat vermek, dünyâ için kimseye düşmanlık etmemek, başkalarını kendi nefsine tercih etmek, dünyâ malı yığmaktan kaçınmak, kendi yollarında olmayanla sohbeti terk etmek, din ve dünyâ işinde yardımlaşmak" buyurdu.

 

"Velî kimdir?" dediler. O; "Kendisine kerâmet verilen lâkin kerâmete güvenmeyen kimsedir" dedi ve ekledi: Ebû Hafs Haddâd hazretleri kerâmet peşinde koşanlardan değil, istikâmeti esas alanlardandı. Bir gün talebeleriyle birlikte hava almak için bir bahçeye gitmişlerdi. Sohbet tatlanıp talebelerin duygulandıkları sırada bir ceylan koşarak geldi ve başını Ebû Hafs hazretlerinin dizine koydu. Ebû Hafs hazretleri ceylanı yanından uzaklaştırdı. Yanındakiler; "Efendim niçin ceylanı kovdunuz?" deyince, onlara; "Sohbetimiz güzelleştikçe, keşke bir koyun olsa da kesip size ikram etsem de dağılmasanız, sohbetimiz devâm etse diye gönlümden geçirdim. Bir de baktım, ceylan dizime yaslanmış. Hemen hatırıma Nil Nehrini ters akıtması için Allahü teâlâya duâ eden ve duâsı kabûl edilen Firavn geldi. Firavn'a benzemekten korkarak ceylanı kovdum" dedi.

 

"Velînin sükût hâli mi yoksa konuşma hâli mi daha fazîletlidir?" diye sordular. O; "Konuşan, sözde bulunan felâketi bilse, Nûh aleyhisselâm kadar ömrü bile olsa gücü yettiği kadar sükût eder konuşmazdı. Sükût eden, susmada bulunan âfeti bilse, konuşayım diye Nûh aleyhisselâmın yaptığının iki katı bir müddetle Allahü teâlâya duâ ve niyazda bulunurdu" buyurdu.

Sohbetlerinde buyurdu ki: "İşlenen kusur ve kabahatlerden ötürü her zaman gönlü kırık olmak lâzımdır."

 

"Mürüvvet, insafı yerine getirmek ve hiç kimseden intikâm almayı istememektir."