"Allah'ın öyle kulları var ki!.."
02/06/2024 Pazar Köşe yazarı A.U
Seyyid Ebül Vefâ hazretlerinin kabr-i şerîfi İstanbul’un Vefâ semtindedir. Bu zât,
Buhâra'ya gidip zâhirî ilimleri tahsil ederek geri döndüğünde hocası Şenbekî
hazretleri çok iltifat etti kendisine.
Ancak bu iltifâtı fazla buldu insanlar.
Şenbekî hazretleri; onların da anlamaları için bir
ziyâfet tertip edip, herkesi buna dâvet etti.
Bir maksadı vardı.
Ebül Vefâ hazretlerinin gerçek yönünü bilmeyen o
insanlara onu tanıtmak istiyordu.
Dicle'nin kenarında kurdurdu sofraları. Bu dâvete yüzlerce
insan gelmişti.
Yemekler yenildi.
Şerbetler içildi.
Şenbekî hazretleri, dâvetlilere; “Ey insanlar!
Bugün Allahü teâlânın öyle kulları var ki, hırkasını şu suyun üzerine bıraksa
ne batar, ne de ıslanır” buyurdu.
Ve çıkardı hırkasını.
O suya attı.
Hırka hem ıslanmadı.
Hem de batmadı.
Su üzerinde öylece durdu.
Kendi de suda yürüdü.
Hırkanın üzerine çıktı.
İki rekât namaz kıldı.
Ve silkeledi hırkasını.
Su yerine "toz" saçıldı etrâfa. Lâkin halk,
Şenbekî'yi tanıyordu. Onun için şaşırmadılar. Ama Ebül Vefâ hazretlerini
tanımıyorlardı.
Onunsa asıl maksadı,
Ebül Vefâ’yı tanıtmaktı.
O binlerce insana;
“Ey insanlar! Şunu iyi
bilin ki; her talebe, üstâdı sâyesinde saâdete kavuşur ve kıymet kazanır. Ama
benim saâdetim, Ebül Vefâ sâyesindedir” buyurdu.