Kul haklarından çok korkmalıdır!..
02/09/2020 Çarşamba Köşe yazarı H.Y
"Üzerinde kul hakkı olan, mahlûkların malına, ırzına dokunan, ölmeden
önce helâlleşsin, ödesin!.."
Kul hakları -1-
İmâm-ı Rabbânî “rahime-hullahü teâlâ” diyor ki: (Bir kimse,
Peygamberin ameli gibi amel yapsa, fakat üzerinde yarım dank, yani çok az kul
borcu olsa, bunu ödemedikçe Cennete giremez.) Duaları da kabul olmaz.
Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” buyurdu ki: (Üzerinde kul
hakkı olan, mahlûkların malına, ırzına dokunan, ölmeden önce helâlleşsin,
ödesin! Zirâ o gün altının, malın değeri olmaz. O gün, hak ödeninceye kadar,
kendi sevaplarından alınacak, sevapları olmazsa, hak sâhibinin günâhları, buna
yüklenecektir.) İbni Âbidîn “rahmetullahi aleyh” (Dürr-ül-muhtâr) kitâbını
açıklarken, buyuruyor ki: (Kıyâmet günü, hak sâhibi, hakkını
affetmezse, bir dank hak için, cemâat ile kılınmış, kabul olmuş yedi yüz namazı
alınıp, hak sâhibine verilecektir.) (Bir dank, dirhemin altıda biri,
yaklaşık olarak, yarım gram gümüştür.)
Bir gün, Eshâb-ı kirâma karşı (Müflis kime denir, biliyor
musunuz?) diye sual edince, onlar da (Parası ve malı
kalmayan kimseye diyoruz) dediler. Resul aleyhisselam buyurdu ki: (Ümmetim
arasında müflis, şu kimsedir ki, kıyâmet günü, defterinde çok namâz, oruç ve
zekât sevâbı bulunur. Fakat, bir kimseye sövmüş, iftirâ etmiş, malını almış,
kanını dökmüş, döğmüş. Sevapları, bu hak sâhiplerine dağıtılır. Hakları
ödenmeden önce, sevapları biterse, hak sâhiplerinin günâhları, bunun üzerine
yükletilir. Sonra Cehenneme atılır.) Bu hadîs-i şerîf de gösteriyor
ki, Eshâb-ı kirâmdan “rıdvânullahi teâlâ aleyhim ecmaîn” herhangi birine dil
uzatan, söven, iftirâ eden, âhirette muhakkak cezâsını görecektir.
Ey Müslüman kardeşim! Allahü teâlânın rızâsına kavuşmayı ve
amellerinin kabul olmasını istiyorsan, Müslümân olsun, kâfir olsun, kimsenin
malına, canına, ırzına saldırma! Kimseyi incitme! Herkesin hakkını öde! Kul
hakkının en mühimi ve azabı en çok olanı akrabasına ve emri altında olanlara
din bilgisi öğretmeyi terk etmektir. Onların ve bütün insanların din bilgisi
öğrenmelerine ve ibadetlerini yapmalarına, işkence ederek veya aldatarak mâni
olanın kâfir olduğu, İslâm düşmanı olduğu anlaşılır. Bid’at sâhiplerinin,
mezhepsizlerin, sözleri ile, yazıları ile Ehl-i sünnet bilgilerini
değiştirmeleri, dini, imanı bozmaları da böyledir. Hükûmete, kanunlara karşı
gelme. Kâfir memleketlerinde de, kanûnlara, emirlere karşı gelme! Fitne
çıkarma! İslâm’a saldıranlarla ve bid’at sâhipleri ile ve mezhepsizlerle
arkadaşlık etme!
Sözünü dinleyenlere, güler yüzle, tatlı dil ile nasîhat eyle! Kimse ile münâkaşa etme! Güzel ahlâkın ile, İslâm dîninin şânını, şerefini herkese göster!