"Her işin gerçekleşeceği bir vakit vardır Sultan'ım"
31/05/2023 Çarşamba Köşe yazarı V.T
Emîr Sultan hazretleri Osmanlıların kuruluş devrinde Bursa'da
yaşayan büyük velîlerdendir. İsmi Muhammed, lakabı Şemsüddîn'dir. Babasının adı
Ali'dir. 1368 (H.770) senesinde Buhârâ'da doğdu. Babasının vefâtından sonra
Mekke'ye gitti. Hac farîzasını yerine getirdikten sonra Medîne'ye geçti. Burada
aldığı manevi bir işaretle Bursa'ya geldi. Burada çok meşhur oldu. Osmanlı
Padişahı Yıldırım Bâyezîd Han’a damat oldu. 1430 (H.833) senesinde Bursa'da
vebâ hastalığından vefât etti.
Sultan Yıldırım Bâyezîd Han, Niğbolu zaferinden sonra kazanılan
ganîmetler ile Müslümanların ibâdet etmeleri için, Bursa'nın güzide bir yerinde
câmi yaptırmak istedi. Bu durumdan vezîrini de haberdar etti. Bugünkü
Ulucâmi'nin yeri uygun görüldü ve arsa sâhiplerine mülklerinin bedelleri
verildi. Herkes gönül rızâsıyla arsalarını verdiler. Fakat câminin inşâ edileceği
yerde bir ihtiyar kadıncağızın evi vardı. Bu hanım; "Ben evimi
satmam" diye inâd etti. Ona; "Bize bu ev mutlaka lâzım" denildi
ise de, hiçbir kimsenin, sözünü dinlemedi...
Sultan Yıldırım Bâyezîd Han bir gün o kadının yanına gidip,
durumu anlattı. Fakat, kadını fikrinden döndüremedi. Sonra Sultan, dîvânı
toplayarak bu husûsu görüştü. Dîvânda, Emîr Sultan hazretlerine durumun
bildirilmesi ve ona göre hareket edilmesi kararına varıldı. Sultan Bâyezîd,
Emîr Sultan'ın huzûruna giderek durumu anlattı ve; "Sizin hizmetinize
muhtâcız, yoksa câmi-i şerîf yapılamaz" dedi. Emîr Sultan; "Her
işin gerçekleşeceği bir vakit vardır" diyerek Sultânı teselli ve teskin
etti...
O gece ihtiyar kadın rüyâsında, mahşer günündeki hâlini gördü.
Herkes Muhammed Mustafâ'dan şefâat umup, Cennet tarafına gidiyordu. İhtiyar
kadın da onlar gibi Cennet'e gitmek istedi. Fakat yürümeye gücü olmadığı için,
Arasat meydanında yapayalnız kaldı. Bunun üzerine ihtiyar kadın feryâd etmeye
başlayınca, zebâniler ona; "Niye ağlıyorsun?" diye sordular. İhtiyar
kadın; "Müslüman tâife Cennet'e gitti. Ben kaldım, onun için ağlarım"
dedi. O sırada gâibden bir ses; "Eğer sen de Cennet'e gitmek istersen,
Yıldırım Bâyezîd Hana evini sat, inâd etme, yoksa inatçılardan olup, ehl-i nâr,
cehennemlik olursun" dediği ânda, ihtiyar kadın hemen uyandı...
Uyandığı zaman, evinin bir nûr ile kaplanmış olduğunu gördü. "Elhamdülillah ben de Cennet ehli oldum" diyerek sabaha kadar ibâdetle meşgûl oldu. Sonra gönül rızâsı ile evini sattı ve câminin yapılmasına vesîle oldu.