Kibir, insanı emirlere muhalefete davet eder
02/06/2023 Cuma Köşe yazarı A.D
Büyüklük, izzet, azâmet ve üstünlük ancak Allahü teâlâya
mahsustur. Resûlullah Efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle
buyurmuştur:
(Allahü
teâlâ buyuruyor ki: Kibriyâ, üstünlük ve azâmet bana mahsustur. Bu
ikisinde bana ortak olanı, hiç acımadan Cehenneme atarım.)
(Kalbinde
zerre kadar kibir olan Cennete giremeyecektir.) [Ölmeden
tevbe ederse veya günâhı kadar Cehennemde yandıktan sonra Cennete girecektir.]
Hiçbir şeye gücü yetmeyen, zayıf bir kula kibirlenmek hiç
yakışır mı? Bu, tıpkı bir hizmetçinin hükümdarın tâcını başına geçirerek, onun
kürsüsünde oturup hükmetmesine benzer. Bir hizmetçi için bundan büyük cür'et
düşünülebilir mi? Böyle bir hareket elbette cezâyı gerektirir.
Hükümdarın maiyetine hakaret eden, onlara üstünlük taslayan ve
onları kendi idaresine almak isteyen kimse, bir noktada hükümdara ortak olmuş
sayılır. Her ne kadar bu hükümdarın tahtına oturmak gibi değilse de ona
yakındır. Bütün yaratıklar, Allahü teâlânın kullarıdır. Bunlar üzerinde azâmet
yalnız O'na mahsustur. İnsanlara kibirlenmeye kalkışan, Allahü teâlâya ortak
olmuş sayılır. Allahü teâlâ kibirli kimseleri sevmez, eninde sonunda onların
cezâsını verir.
***
Amr bin Şeybe hazretleri şöyle bir hâdise anlatır:
"Mekke'de bulunuyorduk. Bir adamın katır üzerinde
geldiğini, kibrinden gururundan kimsenin yanına yaklaşamadığını gördük.
Kâbe'nin yanından geçiyordu. Etrafındaki hizmetçilerin bile herkese karşı sert
davrandıklarını, adamın heybet ve ihtişam içinde olduğunu gördük... Aradan
yıllar geçti, deve üzerinde Bağdat'a girdim. Orada başı açık, yalın ayak, uzun
saçlı, pejmürde bir adam gördüm. Tanıyacak gibi oldum. Kendisine dikkatle
bakıyordum. Adam, bakışımın sebebini sordu. Ben de kendisine;
-Seni birisine benzetiyorum, dedim ve kime benzettiğimi
anlattım. Adam da;
-İşte o gördüğün benim. Tevâzû gösterilmesi gereken yerde
kibirlendim. Şimdi ise bu hâle düştüm, dedi."
Kibir, insanı, Allahü teâlânın bütün emirlerine muhalefete davet
eder. Zira kibirli insan, başka birinden hak ve hakikati duysa, onu kabul etmek
istemez, hemen karşısına çıkar. Bunun için, dînî konularda münazara edenler,
hemen inkâra kalkışır. Hatta hakkı, karşıdakinin dilinden duysa hemen çeşitli
yollardan, doğru olduğunu bile bile onu çürütmeye çalışır.
İblise, Âdem aleyhisselâma karşı secde etmesi emredildiğinde, "Ben ondan daha üstünüm. Beni ateşten yarattın, onu da topraktan yarattın" diyerek secde etmedi. Bu, başlangıçta Âdem aleyhisselâma karşı kibir iken, neticede Allahü teâlânın emrine karşı gelmekle, ebedî olarak lanetlendi...