“Mîzân” nedir?
02/09/2024 Pazartesi Köşe yazarı R.A
“İyi ameller güzel sûretlerle, kötü ameller de çirkin kıyâfetlerle gelecek,
mîzâna konacaktır.” (Abdullah İbn-i Abbâs)
“Mîzân”: “1. Terâzî, ölçü âleti” demektir. 2. Kıyâmet günü, insanların günâh ve sevâblarını tartan ve nasıl olduğu bilinmeyen terâzînin de adıdır.
Allahü teâlâ, Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyuruyor ki:
“.....(Şuayb aleyhisselâm), Kavmine şöyle dedi: Rabbiniz tarafından size
açık mu’cize geldi. Artık kileyi, mîzânı tâm tutun. İnsanların haklarını yerine
getirmekte noksânlık yapmayın. (Peygamberler ve onlara tâbi olanların
vâsıtasıyla) ıslâh olan yeryüzünü (küfür ve
hîlelerinizle) fesâda vermeyin. Eğer benim sözümü tasdîk
ederseniz, (bu söylediklerim) sizin için
hayırlıdır." (A'râf sûresi, 85)
“Şuayb aleyhisselâm, Eyke halkını; ölçüyü ve mîzânı tâm yapmaya, insanların
hukûkuna riâyet etmeye, yeryüzünde fesâd çıkarmamaya, Allahü teâlâdan korkmaya
ve takvâ üzere olmaya dâvet etmiştir.” (Fahrüddîn-i Râzî,
Mefâtîhu’l-Gayb=Et-Tefsîrul-Kebîr)
Alahü teâlâ, Kur'ân-ı kerîmde (meâlen) buyuruyor ki:
“Biz, kıyâmet gününe mahsûs adâlet mîzânları kurarız. Artık hiç kimse,
hiçbir şeyle haksızlığa uğratılmayacaktır. (Yapılan amel) hardal
tânesi kadar bile olsa, onu getiririz (mîzâna koyarız). Hesâb gören
olarak biz (herkese) yeteriz.” (Enbiyâ sûresi, 47)
“Mîzânda güzel ahlâktan daha ağır gelecek hiçbir şey yoktur.” (Hadîs-i
şerîf-el-Edebül-Müfred)
“Bir kimse, kıyâmette mîzâna getirilir. Sonra her birinin büyüklüğü, gözün
görebileceği uzunlukta olan doksan dokuz amel defteri getirilir. Bu
defterlerde, o kimsenin iyilik ve kötülükleri yazılıdır. Günâhı sevâbından çok
gelip, Cehennem'e gönderilir. Cehennem'e giderken, Allahü teâlâ katından bir
ses duyulur: 'Acele etmeyiniz. Onun tartılmayan bir şeyi vardır' der. Baş
parmağı ucu kadar bir şey getirilir. Üzerinde Lâ ilâhe illallah Muhammedün
Resûlullah yazılı olur. Sevâb kefesine konulur. Böylece sevâbı, günâhından ağır
gelir ve Cennet'e gitmesi emrolunur.” (Hadîs-i şerîf-Ahlâkul-Ulemâ)
“İyi ameller güzel sûretlerle, kötü ameller de çirkin kıyâfetlerle gelecek,
mîzâna konacaktır.” (Abdullah İbn-i Abbâs)
Kıyâmet günü, amelleri, işleri ölçmek için, bilmediğimiz bir Mîzân,
bir ölçü âleti, bir terâzî vardır. Yer ve gök, bir gözüne sığar. Sevap gözü,
parlak olup, Arş'ın sağında Cennet tarafındadır. Günâh tarafı, karanlık olup,
Arş'ın solunda, Cehennem tarafındadır. Dünyâda yapılan işler, sözler,
düşünceler, bakışlar, orada şekil alarak, iyilikler parlak, kötülükler karanlık
ve iğrenç görünüp, bu terâzîde tartılacaktır. Bu terâzî, dünyâ terâzîlerine
benzemez. Ağır tarafı yukarı kalkar. Hafîf tarafı aşağı iner, denildi.
Âlimlerin bir kısmına göre, çeşitli terâzîler olacaktır. Birçoğu da,
terâzîlerin kaç tane ve nasıl oldukları, dînde açık bildirilmedi. Bunları
düşünmemelidir, dediler.
Îmânı olmayanlar, yani bütün kâfirler, ölünce sonsuz Cehenneme gidecek ve
orada sonsuz kalacaklardır. Îmânlı olanların sevapları, günâhları tartılacaktır.
Sevâbı fazla gelenler Cennete gidecek ve orada sonsuz kalacaklardır.