Rabbimizin büyük ihsânı...
03/05/2022 Salı Köşe yazarı R.A
Bayram sabâhı melekler
derler ki: “Ey ümmet-i Muhammed, kalkınız! Rabbiniz büyük ihsânlarda
bulunuyor, çok günâhlar affediyor.”
Sevgili
Peygamberimiz "Ramazân bayramı, Kurbân bayramı ve teşrîk günleri,
biz Ehl-i İslâmın bayramlarıdır; bugünler yeme ve içme günleridir" ve "Ramazân
Bayramında namâz ve sadaka-i fıtır, Kurbân Bayramında ise, namâz ve kurbân
vardır" buyurmuşlardır. Ramazân Bayramında fakîrlere
sadaka-ı fıtır verilmesi; Kurbân Bayramında ise, akrabâya ve komşulara kurbân
etinden dağıtılması ne kadar hikmetli işlerdir.
Peygamber
Efendimiz; “Ramazân ayının son günü Allahü teâlâ, oruç tutanları
affeder” buyurunca, Eshâb-ı kirâm, “Yâ Resûlallah, o gün Kadir
Gecesi mi?” diye suâl ettiler. Peygamber Efendimiz buyurdu ki: “Bilmez
misiniz ki, iş yapana, işi bitirince ücreti verilir.”
Bayram günü sabâh
namazı vakti olduğu zaman, Allahü teâlâ meleklere emreder. Onlar yeryüzüne
inerler. Sokak başlarını tutarlar. İnsanlar ve cinnîlerden başka bütün
mahlûkâtın duyacağı bir sesle nidâ ederler. Derler ki:
“Ey ümmet-i Muhammed,
kalkınız! Rabbiniz büyük ihsânlarda bulunuyor, çok günâhlar affediyor.”
Mü'minler, bayram
namazını kılmak üzere câmi ve mescidlere toplandıkları zaman, Allahü teâlâ
meleklere hitâp eder:
“İşçi çalışınca
karşılığı nedir?”
Melekler derler ki:
“Ücretinin
ödenmesidir.”
Şânı yüce olan Allah
buyurur ki:
“-Sizi şâhit tutuyorum
ki, Ben, onlara sevâb olarak rızâmı ve mağfiretimi verdim.”
Bir hadîs-i şerîfte de
buyuruldu ki:
“Bayram sabâhı
Müslümanlar, namaz için câmilerde toplanınca, Allahü teâlâ, meleklere; “İşini
yapıp ikmâl edenin karşılığı nedir?” diye sorar.
Melekler de; “Ücretini
vermektir” derler.
Allahü teâlâ da; “Siz
şâhit olun ki, Ramazân’daki oruçların ve namazların karşılığı olarak kullarıma
kendi rızâmı ve mağfiretimi verdim. Ey kullarım, bugün benden isteyin, izzet ve
celâlim hakkı için istediklerinizi veririm” buyurur.”
Sevgili Peygamberimiz
yine buyuruyor ki:
“Ramazan Bayramı günü
melekler yolların kenarında durarak bayram namazına gidenlere şu müjdeyi
verirler:
Ey mü'minler
topluluğu! Size mükâfâtlar, hayırlar ve bol bol ni'metler verecek olan kerem ve
ihsân sahibi Rabbinizden isteyiniz. Zîrâ O, size geceleri ihyâ etmenizi
emretti, siz yaptınız. O, size gündüz oruç tutmanızı emretti, siz de tuttunuz.
O, size Rabbinize itâat etmenizi emretti, siz de itâat ettiniz. Öyle ise
bahşîşinizi, mükâfâtınızı alınız. Namazdan sonra bir melek de şöyle nidâ eder:
Ey mü'minler! Biliniz ki, bugün şüphesiz mükâfât günüdür, günâhlardan kurtuluş
günüdür ve ayıplardan temizlenme günüdür.”
Bu mükâfâtları bilen bir Müslümân nasıl sevinmez ve bayram etmez ki? Ramazân ayında tuttuğumuz oruçlar sebebiyle günâhlarımız affolduğu için, büyük sevâp ve ni’mete kavuştuğumuz için bayram yaparız. Bayram günleri sevinmek, neş’elenmek gerekir. Böylece, Müslümânların bir arada sevinme ve kaynaşma günleri olan bayramlarla, İslâm toplumunun kültür mîrâsı olan güzel örf, âdet ve geleneklerimiz nesilden nesile aktarılmış olur.