Dama atılan ip yumağı!
02/10/2021 Cumartesi Köşe yazarı A.D
Abdülkadir Geylani
hazretleri ihtiyar bir kadından aldığı yumağı mescidin damına
fırlatıverir! Kadıncağız buna bir mana veremez!..
Seyyid Abdülkadir
Geylani hazretleri çok cömertti... Kendisine hediye gelse, yanındakilere
dağıtırdı. Gizli açık çok kerameti görüldü...
Onun zamanında dul bir
kadının altı çocuğu bir de ihtiyar anası vardı. Kadın geçimini sağlamak üzere,
her gün göz nuru dökerek iplik eğirir, pazara çıkar ve anası ile çocuklarının
rızkını temin etmeye çalışırdı... Bir gün bu dul kadın vefat etti ve çocukların
bakımı da ihtiyar kadına kaldı... Kadıncağız pazara her hafta çıkamıyor, ip
eğiriyordu. Bir zaman baktı ki 600 dirhem kadar yün eğirmişti. Sabah
erkenden pazarın yolunu tuttu... Seyyid Abdülkadir Geylani hazretleri o saatte
talebeleriyle sabah namazından çıkmıştı, yaşlı kadını görünce durakladı ve
nereye gittiğini sordu. O da durumu anlattı... Geylani hazretleri;
-Benden 600 dirhem ip
isteniyor, bunu ver de ben satayım, buyurdu.
İhtiyar kadın, "Memnuniyetle, lütuf buyurmuş olursunuz,
efendim" dedi ve ipi verdi...
Geylani hazretleri eline aldığı yün yumağını mescidin damına
fırlattı. Kadıncağız buna bir mana verememişti! Geylani hazretleri
ona dönerek;
- Anne! Sen canını sıkma, ipliği satmaya gönderdim, parası gelsin ne kadar
etti ise alırsın, buyurdu.
Kadın, "Pekâlâ" diyerek gitti, ertesi gün gelip, "İplik
satıldı mı?" diye sordu. Geylani hazretleri, "İplik satıldı,
fakat parası henüz gelmedi. Bir hafta kadar bir zaman içinde
gelir" buyurdu. Kadın ayrılıp, bir hafta sonra tekrar geldi. Para
henüz gelmemişti. Kadına, "Yarın gel, paranı al" dendi.
Kadın, "pazara niye gitmedim, şimdi param elimde olurdu" diye
düşünceler içinde evine gitmek üzere iken, talebeler, "Anne, sen bir gün
daha sabret, bakalım Mevlâ ne gösterecek" dediler...
Ertesi gün oldu. Seyyid Abdülkadir Geylani hazretlerinin huzuruna o ana kadar
görülmeyen bir heyet geldi. Hürmetle ona bin altın takdim ettiler. Dışarı
çıktıklarında talebeler onlara bu kadar paranın ne olduğunu, niçin Şeyhe takdim
ettiklerini sordular. Gelenler tüccar olduklarını belirterek, "Altınlar
Hazret-i Şeyhindir. Denizde yolculuk yaparken fırtına sebebiyle geminin yelkeni
delindi, yol alamaz olduk, denizin ortasında kalacaktık. Kaptana bir çaresi yok
mu diye sorduğumuzda, 'Altıyüz dirhem kadar ip olsa geminin yelkenini onarır,
yolumuza devam ederdik ama, şu anda nerede bulacağız' dedi. Biz de Seyyid
Abdülkadir Geylani hazretlerinden 'Ya Sultanül ârifin! Bize 600 dirhem kadar ip
gönder, başka çaremiz kalmadı' diye yardım istedik. Az sonra geminin
güvertesinde 600 dirhem ipliği bulduk. Kurtulduktan sonra, 'Biz de dönünce
Hazret-i Şeyhe bin altın götürelim, kabul etmez ama, fakir fukaraya dağıtır
inşallah' diye karar verdik. Şimdi o sözümüzü yerine
getirdik" dediler.
Tüccarlar ayrıldıktan bir müddet sonra, ihtiyar kadın gelip parasını sordu.
Geylani hazretleri bin altını kadına verirken, "Benim satışım seninki
kadar kârlı olmuş mu?" diye latife yaptı. Kadıncağız "Hem de
nasıl, ne diyeceğimi, nasıl dua edeceğimi bilemiyorum
efendim" diyerek huzurdan ayrıldı...