"Evlât niçin ağlıyorsun?"
06/10/2021 Çarşamba Köşe yazarı A.U
Alî Semerkandî hazretleri,
Resûlullahın kabr-i şerîfini ziyâret eder. Efendimiz buyurur ki:
“Yâ Alî, öyle bir
beldeye yerleş ki, ahâlisi fakîr olsun. Bana gelemeyenler sana gelsinler. Sana
olan ziyâreti, bana yapılmış kabûl ederim...”
Bunu bizzât
Efendimizden işitir.
Ve sevincinden ağlar.
Gözyaşları çağlar!
Ravda'dan ayrılıp
yollara düşer.
Efendimizin târif
ettiği yeri arar.
Nihâyet Alanya’ya
varır.
Deniz kenarında bir
genç görür.
Delikanlı oturmuş
ağlamaktadır.
Yaklaşıp sorar ki:
“Evlât, niçin
ağlıyorsun?”
Delikanlı görür ki nûr
yüzlü biri.
Üzüntüyle mırıldanır
ki:
“Ben incimi denize
düşürdüm.
Onun için ağlıyorum
efendim.”
Büyük velî buyurur ki:
“Üzülme oğlum, dünyâ
malı bu.
Bugün giderse yârın
yine gelir...”
Genç adam hemen sorar
ki:
“Amca denize
düşen nasıl gelir?”
Büyük zât balıklara
seslenir ki:
“Ey balıklar! Çabuk o
inciyi bulup bana getirin!”
O an deniz dalgalanır.
Binlerce balık denize
dalarlar.
Az sonra suyun üstüne
çıkarlar.
Ağızlarında
birer "inci" vardır.
Büyük velî elini
uzatır.
Birinin ağzından bir
inci alır.
O gence verip buyurur
ki:
“İşte böyle gelir!..”