Resulullah'ın mübârek âzâ-i şerîfeleri...
03/12/2023 Pazar Köşe yazarı V.T
Halil Si'ridî hazretleri Osmanlı tefsir, fıkıh, hadîs ve
tasavvuf âlimidir. "Molla Halil" ismiyle meşhur oldu. 1750 (H.1164)
senesinde Bitlis-Hizân'da doğdu. 1843 (H.1259) senesinde Siirt'te vefât etti.
Babası, onu Erzurumlu İbrâhim Hakkı hazretlerinin huzûruna götürdü. Onun duâ ve
teveccühlerine mazhar oldu. Sonra Kelpik'e, Van'ın Müküs kasabasına ve Cizre’ye
giderek tahsilini tamamladı. Nihayet Siirt'e geldi ve bir medresede ders
vermeye başladı. Otuz sene ders verdi. Molla Halil Si'ridî'nin yazdığı kıymetli
eserlerden “Hasâisi veş-Şemâil-il-Ahmediyye” kitabında şöyle anlatılır:
Fahr-i kâinâtın “sallallahü aleyhi ve sellem” mübârek yüzü ve
bütün a’zâ-i şerîfesi ve mübârek sesi, bütün insanların yüzlerinden ve
azâsından ve seslerinden güzel idi. Mübârek yüzü, bir miktar yuvarlak idi.
Neşeli olduğu zamânda, mübârek yüzü ay gibi nûrlanırdı. Sevindiği, mübârek
alnından belli olurdu. Resûlullah gündüz nasıl görürse, gece dahî öyle görürdü.
Önünde olanları gördüğü gibi, arkasında olanları dahî görürdü. Bunu ispat eden
yüzlerce hâdise, kitaplarda yazılıdır. Gözde görmek halk eden Allahü teâlâ,
diğer uzuvda dahî halk etmeğe kâdirdir. Yana ve geriye bakacağı zamân, bütün
bedeni ile dönüp bakardı.
Yeryüzüne nazarı, semâya bakmasından ziyâde idi. Mübârek gözleri
büyük idi. Mübârek kirpikleri uzun idi. Mübârek gözlerinde bir miktar
kırmızılık vardı. Mübârek gözlerinin karası gâyet siyâh idi. Fahr-i âlemin alnı
açık idi. Mübârek kaşları ince idi. Kaşları arası açık idi. İki kaşı arasında
olan damar, hiddetlenince kabarır idi. Mübârek burnu gâyet güzel olup, orta
yeri bir miktar yüksek idi. Mübârek başı büyük idi. Mübârek ağzı küçük değildi.
Mübârek dişleri beyâz idi. Mübârek ön dişleri seyrek idi. Söz söylediği
zamânda, sanki dişleri arasından nûr çıkardı. Allahü teâlânın kulları arasında
ondan dahâ fasîh ve tatlı sözlü kimse görülmedi.
Mübârek sözleri gâyet kolay anlaşılır, gönülleri alırdı ve
rûhları cezbederdi. Söz söylediği zamân, kelimeleri inci gibi dizilirdi. Bir
kimse saymak istese, kelimeleri sayılmak mümkün idi. Bazen iyi anlaşılması
için, üç kere tekrâr ederdi. Cennette Muhammed aleyhisselâm gibi
konuşulacaktır.
Mübârek sesi, kimsenin sesinin yetişemediği yere yetişirdi. Çok
uzun boylu olmayıp, kısa dahî değil idi. Yanına uzun bir kimse gelse, ondan
uzun görünürdü. Oturduğu zamân, mübârek omuzu, oturanların hepsinden yukarı
olurdu.