Mübarek üç aylar
24/02/2020 Pazartesi Köşe yazarı O.Ü
Mübarek "üç aylar"ın ilki receb ayıdır ki, Âdem aleyhisselamdan
beri kıymetli idi.
Sual: Halk arasında üç aylar olarak bilinen aylar hangileridir ve bunların
özelliği, kıymeti nedir?
Cevap: Allahü teâlâ, kullarına çok acıdığı, merhamet ettiği için, bazı
günlere, gecelere ve aylara kıymet vermiş, bu zamanlarda yapılan dua ve
tövbeleri kabul edeceğini bildirmiştir. Kullarının çok ibadet yapmaları,
yalvarmaları, dua ve tövbe etmeleri için bu zaman dilimlerini sebep kılmıştır.
Halk arasında "üç aylar" olarak bilinen receb, şaban ve ramazan
aylarını da, kullarının yalvarmaları, dua ve tövbe etmeleri için sebep
kılmıştır. Bu mübarek üç ayların ilki receb ayıdır ki, Âdem
aleyhisselamdan beri kıymetli idi. Her ümmet, bu aya saygı gösterirdi. Receb,
muhterem, kıymetli demektir. Hadis-i şerifte;
(Receb, Allahü teâlânın ayıdır. Receb ayına ikram edene, saygı gösterene,
Allahü teâlâ, dünyada ve ahirette ikram eder)
(Receb-i şerifin bir gün evvelinden, bir gün ortasından ve bir gün de
sonundan oruç tutana, Receb-i şerifin hepsini tutmuşcasına, Hak teâlâ ihsanda
bulunur) buyuruldu.
Üç aylardan ikincisi şaban ayıdır. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Şaban-ı şerif, benim kendime mahsus bir aydır. Hak teâlâ Arş-ı a'lânın
meleklerine azamet-i şâniyle buyurur ki: Ey benim meleklerim, gördünüz mü,
benim kullarım sevgilimin ayına nasıl hürmet ediyorlar. İzzim, celâlim hakkı
için ben de kullarımı af ve mağfiretime nail eyledim.)
(Her kim Şaban-ı şerifte üç gün oruç tutarsa, Hak teâlâ, Cennet-i a'lâda
ona bir yer hazırlar) buyuruldu.
Üç ayların üçüncüsü ise ramazan ayıdır. Hadis-i şerifte;
(Ramazan ayı gelince, Cennet kapıları açılır. Cehennem kapıları kapanır ve
şeytanlar bağlanır) buyuruldu.
***
Sual: Namazlardan sonra, duadan önce çekilen tesbihlerin adedi, kitaplarda
bildirilmiştir. O tesbihleri mutlaka bildirilen miktarda mı çekmek gerekir?
Cevap: Namazdan sonraki tesbihleri okurken otuzüç adedine dikkat etmek lazımdır.
İslamiyetin emirlerinde, hikmetler, faydalar vardır. Bu adetler, ilacın miktarı
gibidir. Fazla veya noksan olursa, istenilen fayda hasıl olmaz.
***
Sual: Bilmeyen veya yanlış yapan birine, dinin doğru olan emrini bildirmek
gerekir mi?
Cevap: Kabul edeceği zan olunan kimseye emr-i ma'ruf yapmak, nasihat etmek,
dinin emrini bildirmek vaciptir. Çünkü kul hakkıdır.