Rızkı verilmeyen canlı yoktur
04/03/2022 Cuma Köşe yazarı O.Ü
"Allahü
teâlânın rızkımı göndereceğine güvenerek Onun emrettiği gibi
çalıştım."
Sual: Rızıklar ezelde
takdir edildiğine göre, insan için sadece emredilen sebeplere yapışmak mı
düşüyor?
Cevap: Hâtim-i Esam
hazretleri, hocası Şakîk-i Belhî hazretlerinin bir sualine karşı şu arzda
bulunur:
“İnsanlara baktım,
herkes yiyip içmek, para kazanmak için uğraşıyor. Bu yüzden haram ve şüpheli
şeyleri de alıyorlar ve zillete, hakaretlere katlanıyorlar. Bir âyet-i
kerimenin şu meâlini düşündüm: (Allahü teâlâ tarafından rızkı
gönderilmeyen yeryüzünde bir canlı yoktur.) Kur’ân-ı kerimin elbette
doğru olduğunu ve o canlılardan biri olduğumu bildim. Rızkımı göndereceğine söz
verdiğine, elbette göndereceğine güvenerek Onun emrettiği gibi çalıştım.
Herkesin, bir kimseye
veya bir şeye güvendiğini gördüm. Bazıları altınlarına, mal ve mülküne,
bazıları sanatına ve kazancına, bazıları mevki ve rütbelerine, bazıları da
kendi gibi bir insana güveniyor. Bir âyet-i kerimenin şu meâlini
düşündüm: (Allahü teâlâ, yalnız kendisine güvenenlerin her zaman
imdadına yetişir.) Her zaman ve her işimde yalnız Allahü teâlâya
güvendim. O emrettiği için çalıştım, sebeplere yapıştım. Fakat yalnız Ondan
istedim.
İnsanlara baktım.
Birbirlerinin mallarına, mevkilerine ve ilimlerine göz dikerek, fırka fırka,
parti parti ayrılarak, birbirlerine düşmanlık ettiklerini gördüm ve bir âyet-i
kerimenin şu meâlini düşündüm: (Sizin düşmanınız şeytandır. Yani, sizi,
Allah yolundan, Müslümanlıktan ayırmak için uğraşanlardır. Bunları düşman
biliniz.) Kur’ân-ı kerimin doğru söylediğini bildim ve şeytanı ve onun
gibi Müslümanlarla uğraşanları düşman bilip, sözlerine aldanmadım, onlara
uymadım. Onların tapındıklarına tapmadım. Allahü teâlânın emirlerine itaat
ettim. Ehl-i sünnet âlimlerinin gösterdiği yoldan ayrılmadım. Kurtuluş yolunun,
doğru yolun, yalnız Ehl-i sünnet yolu olduğuna inandım. Onun için, Müslümanları
aldatmaya uğraşanları dinlemedim. Muhammed aleyhisselamın yolunu gösteren Ehl-i
sünnet âlimlerinin kitaplarından ayrılmadım.”
Şakîk-i Belhî
hazretleri, bu sözleri işitince;
“Ya Hâtim! Allahü teâlâ, her işinde imdadına yetişsin! Tevrât, İncil, Zebur Kur’an-ı kerime baktım. Bu dört kitabın bu temeller üzerinde bulunduğunu gördüm. Bunlara uyanlar, bu dört kitaba uymuş, emirlerini yapmış olurlar” buyurdu.