Bozuk itikat, küfür müdür?
01/12/2021 Çarşamba Köşe yazarı O.Ü
İmâm-ı a'zam Ebû
Hanîfe ve imâm-ı Şâfi'î, Ehl-i kıble olana kâfir denilmez, buyurdular.
Sual: İtikadı bozuk
olan yetmişiki fırkada olanlar, itikatları bozuk olduğu hâlde yine Müslüman
mıdırlar?
Cevap: Bu konuda
Milel-nihâl kitabının tercümesinde deniyor ki:
“İmâm-ı a'zam Ebû
Hanîfe ve imâm-ı Şâfi'î, Ehl-i kıble olana kâfir denilmez buyurdular. Bu sözün
manası, Ehl-i kıble olan, günah işlemekle kâfir olmaz demektir. Yetmişiki fırka
âlimleri ve bunların yollarında olanlar, Ehl-i kıbledirler. İctihâd yapılması
caiz olan açıkça anlaşılamayan delillerin tevillerinde yanıldıkları için,
bunlara kâfir denilmez. Fakat, zaruri olan ve tevâtür ile bildirilmiş olan din
bilgilerinde ictihâd caiz olmadığı için, böyle bilgilere inanmayan, söz birliği
ile kâfir olur. Çünkü, bunlara inanmayan, Resûlullaha (sallallahü aleyhi
vesellem) inanmamış olur.
İman demek, Resûlullah
sallallahü aleyhi vesellemin Allahü teâlâ tarafından getirdiği, zaruri olarak
bilinen bilgilere inanmak demektir. Bu bilgilerden birine bile inanmamak küfür
olur. İnanmamayı gösteren her söz ve her iş, ister şaka olarak, isterse
gönülden olmayarak olsun, küfür olur. Zorlanarak veya yanılarak olursa, küfür
olmaz.”
Sual: Üzerinde Kâbe,
cami resmi bulunan seccadelerde namaz kılmak uygun mudur?
Cevap: konu ile alakalı
olarak Hadîkada deniyor ki:
“Üzerinde yazı, hatta
bir harf bulunan kâğıdı, örtüyü, seccadeyi yere koymak, yere sermek tahrimen
mekruhtur. Bunları her ne için olursa olsun kullanmak ve yere sermek, hakaret
etmek olur. Hakaret etmek için sermek veya kullanmak küfür olur. Duvara yazmak,
yazıyı asmak caiz olur denildi.”
Buradan anlaşılıyor
ki, üzerinde Kâbe, cami resmi veya yazı bulunan seccadeleri namaz kılmak için
yere sermek caiz değildir. Bunları zinet, süs için duvara asmak caiz olur.
Sual: Vefat eden
kimsenin kefenini kimin alması gerekmektedir?
Cevap: Sünnet miktarı kefen, meyyitin malından alınır. Borcundan, vasiyetinden ve mirasından önce, kefen parası ayrılır. Malı olmayan meyyitin kefenini, nafakasını vermek vacib olan akrabası, miras miktarları hesabı kadar ortaklaşa alır. Nitekim, diri iken nafakasını da miras miktarları nisbetinde verirler. Fakat, oğulları ve kızları varsa, bunlar müsavi, eşit miktarda verir. Çünkü, çocukların nafaka vermesi, mirasa göre olmayıp, müsavi, eşit miktardadır.