"Ey deniz! Allah'ın izni ile sâkin ol!.."
04/03/2022 Cuma Köşe yazarı V.T
"Efendim içinde
bulunduğumuz durumu görüyorsunuz. Duâ buyurun da bu tehlikeden
kurtulalım..."
Şerif Abdurrahmân
İdrisî hazretleri evliyanın büyüklerindendir. 1614 (H.1023) senesinde Mağrib’de
(Fas) Miknâset-üz-Zeytün’de doğdu. Evliyânın sohbetlerinde kemâle geldi,
olgunlaştı. Mısır, Şam, Anadolu da dâhil pekçok yeri gezip dolaştı. İstanbul’a
gelişinde Sultan Dördüncü Murâd Han ile görüştü. 1674 (H.1085) senesinde vefât
etti. Çok kerâmetleri görüldü. Seyyid Ömer anlatır:
Şerif Abdurrahmân, Şeyh Ahmed bin Alvân'ın kabrini ziyâret etmek istedi. O gece
İbn-i Alvân, rüyâda hizmetçisine; "Yarın şu şu vasıfta bir zât gelecek.
Ona ziyâfet hazırla, hürmet ve hizmette kusûr etme. Zîrâ o Allahü teâlânın
sevgili kullarındandır" buyurdu. Hizmetçi sabahleyin hocasının buyurduğu
hazırlığı yaptı. Ziyâretçiyi beklemeye başladı. Fakat gelen olmadı. Merakla ve
bulurum ümîdiyle şehrin dışına çıktı. Kimseye de rastlamadı. Bir haber elde
edemeden geri döndü. Üzgün bir vaziyette hocasının türbesine gitti. Orada
hocasının târif ettiği zâtı gördü. Hâlbuki türbenin kapısı kilitli idi. Hemen
yanına gidip, ellerinden öptü ve hocasının rüyâda kendisine verdiği vazîfeyi
anlattı. Abdurrahmân Mağribî'yi alıp evine götürdü. Ziyâfet verdi. İzzet ve
ikrâmda bulundu...
Şerif Abdurrahmân
Bendermehâ şehrinde idi. Sevdiği iki kişi gelip, Hindistan'a gitmek
istediklerini söyleyerek duâ istediler. O da birisine; "Senin deniz
yolculuğun çok meşakkatli geçer. Netîcede selâmettesin" buyurdu. Aynen
öyle oldu. Diğerine de; "Hindistan'da beni görürsün fakat konuşman
nasip olmaz" buyurdu. O da Hindistan'ın saltanat şehri olan
Cihânâbâd'a geldi. Bir gün evinin önünde otururken, karşısında siyah bir elbise
içinde Abdurrahmân Mağribî'yi gördü. Dikkatlice bakınca hemen tanıdı.
Oradakilere gösterip; "Bu zât Şerif Abdurrahmân'dır" dedi. Elini
öpmek için ilerledi. Fakat hocasının kendisine söylediği sözü hatırladı ve
durakladı. Sonra da kendisini bir hâl kaplayıp kendinden geçti. Kendine
geldiğinde hocasını bulamadı...
Şerif Abdurrahmân, birkaç sevdiği yanında olduğu hâlde bir gemi ile Yemen'e gidiyorlardı. Yolda fırtına çıktı ve deniz kabardı. Gemi nerede ise batacaktı. Berâberindekiler ona; "Efendim içinde bulunduğumuz durumu görüyorsunuz. Duâ buyurun da bu tehlikeden kurtulalım" dediler. O da; "Ey deniz! Allahü teâlânın izni ile sâkin ol!" buyurdu. Hemen fırtına dinip deniz sâkinleşti. O zaman da; "Rüzgâr olmadan gemi gitmez" dediler. O da; "Allahü teâlâ rüzgâr gönderir" buyurdu. Sonra hoş bir rüzgâr esti. Gemi de selâmetle yerine ulaştı.