“Biz, hiçbirimiz ölümü istemeyiz”
02/11/2020 Pazartesi Köşe yazarı V.T
“Kim Allahü teâlâya kavuşmayı isterse, Allahü teâlâ da ona kavuşmayı
ister.''
Ebû Alî İbnü’s-Seken hazretleri hadis hafızıdır. 294'te (m. 907) Bağdat'ta
doğdu. Mâverâünnehir, Basra, Şam, Harran ve Nîşâbur’da tahsil gördü ve Mısır'a
yerleşti. Begavî, Tahâvî gibi muhaddislerden hadis dinledi. 353'te (m. 964)
Mısır'da vefat etti. Şöyle rivayet eder:
Zeyd bin Eslem (radıyallahü anh) bildirdi: Resûlullahın (sallallahü aleyhi
ve sellem) amcası Abbâs bin Abdülmuttalib’in (radıyallahü anh), Medine’de,
Mescid-i Nebevî’nin yanında bir evi vardı. Hazreti Ömer, Abbâs’a (radıyallahü
anhüma) hitaben “Bu evi bana sat” dedi. Evi mescide katarak, mescidin
biraz daha büyümesini istiyordu. Abbâs bin Abdülmuttalib (radıyallahü anh), evi
Hazreti Ömer’e satmadı. Ömer (radıyallahü anh) bu sefer ona “Hiç olmazsa
onu bana hibe et” dedi. Hazreti Abbâs yine kabûl etmeyince, bu sefer Hazreti
Ömer “O hâlde, evini mescide ilâve edip, sen genişlet” dedi. Hazreti Abbâs bu
teklifi de kabûl etmedi.
Bu sefer Hazreti Ömer “Bu tekliflerimden birini yapmaya mecbûrsun!”
dedi. Hazreti Abbâs hiçbir teklifi, kabûl etmedi. Hazreti Ömer “O hâlde bu
meseleyi halletmek için kendimize bir hakem seçelim” dedi.
Hakem olarak Übey bin Ka’b’ı (radıyallahü anh) seçtiler. Meseleyi ona
anlattılar. Übey (radıyallahü anh), Hazreti Ömer’e “Abbâs’ın rızâsı
olmadan, onu evinden çıkaramazsın” dedi. Ömer (radıyallahü anh) “Verdiğin
bu hükmü Allahın kitabına mı, yoksa Resûlullahın sünnetine mi uygun
veriyorsun?” dedi. Übey, Resûlullahın sünnetine uygun olarak dedi. Ömer
(radıyallahü anh), “Nedir o sünnet” dedi. Hazreti Übey “Resûlullahın şöyle
buyurduğunu işittim: “Hazreti Davud’un oğlu
Süleymân (aleyhisselâm), Beyt-ül-makdis’i inşâ ederken, ördüğü
duvarlar daha bitmeden yıkılıyordu. Allahü teâlâ kendisine, rızâsı olmayan
kimsenin arazisinde, bina inşâ edilmemesini vahyetti...” Bunun üzerine
Hazreti Ömer, davâyı bıraktı. Hazreti Abbâs da evini Mescidi. Nebevî’nin
genişletilmesi için verdi...
Resûlullah efendimiz “Kim Allahü teâlâya kavuşmayı isterse, Allahü teâlâ da ona kavuşmayı ister. Kim Allahü teâlâya kavuşmayı istemezse, Allahü teâlâ da ona kavuşmayı istemez” buyurunca, Âişe (radıyallahü anha); “Biz hiçbirimiz ölümü istemeyiz” dedi. Bunun üzerine Resûlullah “Bu o değildir. Lâkin mümin, Allahü teâlânın rahmeti, rızâsı ve Cenneti ile müjdelenince, Allahü teâlâya kavuşmak ister. Allahü teâlâ da ona kavuşmak ister. Kâfir ise, Allahü teâlânın azâbı ve gazabı ile korkutulunca; Allahü teâlâya kavuşmak istemez. Allahü teâlâ da ona kavuşmak istemez” buyurdu.